10 Ocak…

10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’ydü dün… 
Var olsunlar, bu günde bizi unutmayanlar, tebrik edenler, arayıp kutlayanlar ve hediyeleriyle de gönlümüze nahif dokunuşta bulunanlar oldu… 
Allah eksikliklerini vermesin… 
Hatırlanmak gerçekten çok güzel, çok özel… 
Gelelim gazetecilik mesleğine: 
Bizim mesleğe başladığımız yıllar, büyüklerimizin kurşundan harfler dizdiği yıllardı… 
Yoktu öyle şimdi ki gibi dijital ortamlar, kamera ve telefonlar… İnternet, e-posta, cep telefonu ve sosyal medya falan… 
Dolayısıyla ayaklarımıza kara sular inerdi ertesi güne yetiştirmemiz gereken haberler için… 
Fotoğraf çekme imkânımız kısıtlı olduğu gibi, mesai noktalarımızdan birisi de, fotoğraf stüdyolarıydı… 
Film kestirmeye giderdik, sonra negatiflerden kullanacağımız kareleri seçer, ardından karta bastırıp ofislerimize dönerdik… 
Şimdi öyle mi? 
Gerçi her devrin imkânları kendine göre özel ve de güzel… 
Ancak değişmemesi gerektiğine inandığımız bir şey var, o da meslek ahlakı ve gazetecilik namusudur bize göre… 
Çünkü şartlar ve koşullar ne olursa olsun, muhafaza edilmesi gereken yegâne değer bu olmalıdır aslında… 
Zira sosyal medyanın da etkisiyle iletişim araçlarının çok geniş bir yelpaze haline geldiği günümüzde, en çok da bu ahlak lazım bize… 
Temiz kalmak için… 
İşimizi namusuyla, şerefiyle ve onuruyla yapabilmek için… 
Hal böyle iken… 
Ne mutlu 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nü hak edene…
Ne mutlu gazeteciliğin namusuna halel getirmeyene… 
Ne mutlu…