Ağlasak mı, gülsek mi? 

İsveç’in Başbakanı sessizliğini bozmuş ve demiş ki, “İfade özgürlüğünün yasal olması demek, bütünüyle doğru olacağı anlamına gelmez. Müslümanlar için kutsal bir kitabı yakmak da bu yanlışlardan birisidir. Tüm Müslümanlara sempatimi iletiyorum” 
Şimdi neresinden bakarsak bakalım tam bir komedi. Bu başbakana demek lazım ki, “senin hükümetin o izni verirken aklın neredeydi?” Bu neyin demokrasisi, bu neyin ifade özgürlüğü? 
Be hey sapmış topluluk! Bizim ecdadımız Hz. İsa’yı tezvir eden bir sapmışı bile kamçılatmış bir ecdaddı. Çünkü HZ. İsa da bizimdir, Hz. Musa da bizimdir. Onlar Allah’ın hak peygamberleridir ve kitapları da bizim için imanın şartlarındandır. İşte sizde bu olgunluğun zerre kırıntısı bile yoktur. Söz konusu İslam’a saldırmak olunca demokrasi ve ifade özgürlüğü oluyor, ama onun dışında ifade özgürlüğü aklınıza bile gelmiyor. Sen ve senin hükümetin büyükelçilik önünde Kur’an-ı Kerim’in yakılmasına izin verirken madde mi almıştınız, aklınız başınızda mı değildi? O zaman idrak edemediniz mi ifade özgürlüğünün de bir sınırının olduğunu? Elbette farkındaydınız ama siz dediniz ki, hele bi saldıralım, gerisini düşünürüz. 
Size yazık elbette ama bize de yazık! Hoş sizin böyle rahatça havlıyor oluşunuzun arkasında biz Müslümanların acınası hallerinin verdiği cesaret var çünkü. Biz bu yapıda bir Müslüman olursak, kitabımızı da yakarlar, dinimize de dil uzatırlar. Bu gerçek bir tarafta duruversin tabi de, ama bu yaptığınızı unutacak değiliz. Hele yaptığın o saçma sapan ve komik açıklamanı da yemiş değiliz. Bekleyelim bakalım, nasılsa Allah kerim.