Ateş bizi çağırıyor!

Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay’ın bir açıklaması düştü haber sitelerine…
Ne dedi? 
- Şimdi şu anda asgari ücrete 'evet' desem imzalasam ete, süte, kiraya, her yere zam gelir…
Ve devam ediyor: 
- Asgari ücret lafı çıktığı zaman maalesef bizim ülkemizde ete, süte, kiraya, her yere zam geliyor. Şubatın birinde alacak asgari ücret maaşını. Ne var şubata, 3.5 ay zaman var. Yani o zamana kadar konuşmanın hiçbir anlamı yok. Zamanında konuşmak lazım.  
Düşünebiliyor musunuz? 
Sabit gelirliye yapılacak olan maaş artışı ne zaman dile gelse, piyasalar alt-üst oluyor resmen… 
Herkes yaşanan hayat pahalılığının acısını sabit gelirliden çıkarmaya çalışıyor… 
Geçen yıl da aynısı oldu… 
Asgari ücret tartışmaları başlar başlamaz, günlük yaşam maliyetleri de artmaya başladı… Öyle bir hale büründü ki, süreç sonunda verilen maaş artışı bile zaten buharlanıp uçmuş oldu… 
Bu neyin göstergesi peki? 
Biz söyleyelim… 
Korkaklığın!
Evet, korkaklığın göstergesi… 
Yokluktan ve yüksek yaşam standartlarımızı kaybetmekten o kadar çok korkuyoruz ki, maaşlara ne zamanki artış yapıldığını ya da yapılacağını görsek; çok daha fazlasına bizler gözümüzü dikiyoruz…
Sahi!
Biz nasıl bir toplum olduk böyle? 
Ev kiralarını bin 500 liradan 10 bin liralara, 15 bin liralara nasıl çıkarttık? 
Maliyetler arttı, tamam… 
Hayat pahalandı, ona da tamam… 
Ve fakat 3 liralık artış maliyetimizi kurtarırken, 7 liralara, 8 liralara 10 liralara sulanacak kadar vicdansız olmayı nasıl başardık? 
Tabi soran yok, soruşturan yok, denetleyen yok, hesap soran yok, öyle değil mi? 
Hadi gören yok ve bu işlerin peşine düşüp ahalinin hali nicedir diye merak eden de yok diyelim… 
İyi de… 
Biz Allah’ı ne zaman unuttuk? 
O, her şeyi görüp bilen değil mi? 
O, alışverişte ve ticarette bizlere ahlaklı olmamız gerektiğini emreden değil mi? 
O, helali ve haramı, eğriyi ve doğruyu bizlere gösteren değil mi? 
Evet, öyle… 
Peki, ne değişti? 
O’nun her halimizi ve her anımızı bildiğinden, aldığımız nefesten bile haberdar olduğundan şüpheye mi düştük ki, bu kadar şımarmaya başladık? 
Amiyane tabirle: 
Ne oldu da, biz bu kadar kuduruverdik? 
Ne oldu da, Allah’ı unutuverdik? 
Ne oldu da, onun emir ve yasaklarından yüz çevirir olduk? 
Hakikaten ne oldu bizlere? 
Biz ne ara bu kadar fırsatçı olduk? 
Biz ne ara bu kadar istismarcı olduk? 
Biz kime ya da kimlere güvendik ki, tepemize haramdan çatılar inşa etmeye başladık? 
Biz ne ara insanlıktan çıktık? 
Biz ne ara bu kadar merhametsiz olduk? 
Biz kendimize şeytanı ne ara yol arkadaşı edindik, ne ara yoldaş olduk, hangi ara kardeş olduk? 
Tatlı tatlı yediğimiz haramı er ya da geç zehir zıkkım olarak kusacağımızı ne çabuk unuttuk? Acısı bizden çıkmayacak olsa bile evladı iyalimizden, çoluk çocuğumuzdan, torun ve torbamızdan çıkacağını da mı aklımızdan çıkarttık yoksa?  
Hal böyle iken… 
Alın size tespit gibi bir tespit: 
Farkında mısınız? 
Ateş bizi çağırıyor!!!