Bu işte eksiklik var!

Ramazan ayının meşhurudur, televizyonlarda iftar ve sahur programları olur… İşte merak edilen sorular sorulur, menkıbeler, kıssadan hisseler falan anlatılır… 
Zaman zaman özel konukları da olur bu programların, ilahiler, musikiler, ardı ardına sıralanır… 
Ne ki, dikkatimi hep şu çekti; bu programların tamamında sürekli anlatım ve aktarımlar var… 
Yani bir nevi efsaneler ya da mitler diyelim… 
İşte filancanın anlattığı, falancanın gördüğü, işte şu kişinin duyduğu gibi, gibi… 
Bir güne bir gün de, bu programlarda bir ayet ve beraberinde tefsirinin yapıldığını hiç ama hiç görmedik… 
Herkes bilir ki… 
Ayetler hadislerle, hadisler de ayetlerle ilgilidir… 
Şöyle de diyebiliriz: 
Hadis ve sünnetler elimiz ve kolumuz ise, Kur’an-ı Kerim ise, gövdemizin ta kendisidir… 
Bunun özeti şudur: 
Hadis ve sünneti rehber edinmeden ve her ikisine başvurmadan, Kur’an’ı yaşamımıza tatbik etmemiz imkansızdır… 
Şimdi bu programlara gelince… 
Kısmen de olsa hadisten bahsediyorlar, sünnetten bahsediyorlar… 
Ne var ki, hadis ve sünnetin doğruladığı ve desteklediği ayetlerden hiç bahsetmiyorlar… 
Bakınız!
Bizim dinimiz İslam’ın en büyük mucizesi Kur’an-ı Kerim’in kendisiyken, bu mucize neden arka planda tutuluyor ki!?
Bir dini sadece hadisler, sünnetler ve menkıbeler üzerinden tebliğ edemezsiniz, insanlara bu şekilde irşatta bulunamazsınız, masanın en önemli ayaklarından olan Kur’an eksik, olmazsa olmaz, o masa ayakta durmaz bilesiniz!
Yani o programlara konuk olan hoca efendileri tanımıyor olsak; oraya sırf hikaye anlatsınlar diye kasıtlı çıkarıldıklarını zannederiz ama neyse ki öyle değil… 
Yani, herhalde, galiba, inşallah, belki de…