BUNLARI HATIRLAYAN VAR MI ?

“MİHRİCAN MI DEĞDİ GÜLÜN MÜ SOLDU” ne demek acaba

Kar yağdı, yağmadı, soğuk oldu olmadı derken “aha size kar aha size

soğuk” dedi karakış geldi oturdu, Nisan sonuna kadar da gideceği yok,

Allah millete kolaylık versin.

Karakış derken eski terimler aklıma geldi. Bu günlere eskiler sayılı

günler derlerdi. Ben yazayım sizde hatırlamaya çalışın, bakın bakılım ki

bu günler hangi sayılı günler. Kış mevsimini tüm şiddetiyle yaşarken Güz den başlayalım eskilerianmaya. 

Sonbahara “güz” denilirdi, sonradan “sonbahar” oldu. Eylül, Ekim, Kasım ayları güz aylarıydı. Eski dilde bu aylar “Teşrin evvel, Teşrin Sani ve Koç ayı” idi. Koyunlara Koç’ların katıldığı ay demek, Koç katımı

derlerdi. Güzün son ayı ve kış aylarının ağır mı rahat mı geçeceğinin habercisiydi bu aylar.

Kış aylarından Aralık ayına Kanun Evvel, Ocak ayına Kanun Sani

denilir, Aralık soğuklarına Karakış soğukları, Ocak ayının yani Kanuni

Sani soğuklarına ZEHMERİ (zemheri) denilirdi. Kış aylarının en soğuk

olduğu günlerdir bu aylar. Kış soğuklarının en şiddetli olduğu ay Ocak ayıdır Bu aya “Nahır-Kovan, Kara-Kış, ,“Don Ayı, Çileler Ayıda denilmektedir.

Zemherinin on beşi yeni hesapla on sekizi Hamsin’dir. Odaların pencereleri, evlerin ve ahırların kapılarının arkası grav tutardı, bu gravlar hamsin (50 gün) geldiğinde birazcık da olsa azalırdı. Grav kapı ve pencerelerde oluşan buz tabakasına verilen isimdir.

Eskilerin tecrübesi ile sabittir ki Zemherinin son 6 günü ile Hamsinin ilk 6

günü yani on iki gün en şiddetli soğukların hüküm sürdüğü günlerdi. 

Bu durumun da bir sözle anlatıyor eskiler “hamsın… Ocakta kuşganan donsun”. Eskiler Aralık ayından başlayarak Otuz Ocağa kadar Erbain (kırk

gün), otuz bir Ocaktan yirmi bir marta kadar tam doksan gün sayar ve

bundan sonra kışa bitmiş gözü ile bakarlardı. Eskiler Zemheride soğuğun

tepeden geldiğini, Hamsin de yandan geldiğini söylerlerdi. Zemheride

yolculuklar ertelenirdi ki yolcular ve açıkta kalanlar ölmesin. Bu durumlara bağlı olarak, Ebe – dede hesabına bakarsak şu özel günleri de hatırlamış oluruz.

Amansız Elli: Karakışın 20. gününden) başlayıp, gücüğün 9. gününe ( 4 Ocak-22 Şubat) kadar sürer. Tam 50 gün çeker. Soğukların aralıksız devam etmesi yüzünden, bu günlere “Amansız elli” denilir.

Hıdrellez Fırtınası:  zemheri ayının 18’i ile 28’i (31 Ocak-10 Şubat) arasında devam eden rüzgârlardır.

Vakit Yeli: Gücüğün yedisinde (20 Şubat) vakit yeli eser ve cemre havaya düşer.

Şubat ayı gücük ayıdır. Kısa ay olduğundan belki bu adı vermişlerdir.

Günü kısadır ama fırtınası günden uzundur. “Yirmi sekiz gündür

kendi, yirmi dokuz gündür sesi” yani fırtınası. Esintisi en çok olan ay

Gücük ayıdır. Gücük ayında Cemreler düşmeye başlar

”Cemre düştü” dediğimiz zaman, “havaya ateş düştü, toprağa kor ateş düştü” demek istiyoruz aslında... Baharın geldiğini haber veriyoruz... Havanın suyun ve toprağın ısınmaya başladığını vurguluyoruz. Birinci cemre havaya düşüyor yani 20 Şubat’ta, Suya bir hafta sonra düşüyor cemre yani 27 Şubat’ta...

En sonunda da, toprağa düşüyor: Onun da tarihi bazen 5 bazen de 6 Mart...Daha sonra Mart ayının beşinde toprağa düşer ve topraktan buhar çıkmayabaşlar. Ayın son günlerine doğru toprak ısınmaya başlar.

Cemre Nedir?Arapça da ateş, kor ateş, köz anlamına geliyor... Cemre kavramının en yakın açıklaması, tasavvufta da kullanılan mecazi içeriğine ithafla ateş veya kor kelimelerini içeren açıklamadır. Eskiler, mecazi bir ateşin önce havaya çıkarak havayı ısıtmaya başlamasını, sonra suya dokunarak suları ısıtmaya başlamasını, daha sonra da toprağa dokunarak toprağı ısıtmaya başlamasını “cemre düşmesi” diye ifade ederler.

Cemrenin Havaya Düşmesi: Gücük ayının 7. gecesi, miladi 19 Şubatı, 20 Şubata bağlayan gece havaya düşer.

Cemrenin Suya Düşmesi; Gücük ayının 14. gecesi, miladi 26 Şubatı, 27 Şubata bağlayan gece suya düşer.

Cemrenin Toprağa Düşmesi: Rumi ye göre Gücük ayının 21. gecesi, miladi takvimde 5 Martı, 6 Marta bağlayan gece toprağa düşer.

Şubat ayında bir de lodos denilen rutubetli bir rüzgâr eser. Bu rüzgar

karı eritir. Rivayete göre Lodos demiş ki “gücük haftasına ordayım,

geldim geldim, gelemediysem on beşinde çoluk çocuk hep beraber ordayım.”

Derler ki “Lodos insanlara buz, karlara köz” dür.

Gâvurun Küfrü-Gâvurun Günü: Gâvurun günü, gücüğün çıkması ile Martın girmesi arasında (10-14 Mart arasında) olur. Gâvurun küfründe bacaya çıkılarak, aile fertleri sayısı kadar taş ayrılır. Herkesin taşı büyükten küçüğe büyük baca kenarına dizilir. Bir gün sonra taşlar kaldırılarak altına bakılır. Kimin taşının altından fazla böcek çıkarsa onun bu yıl nasibi bol olur.

Beldir Aciz- Berdelacuz- KocakarıSoğukları: Ebe- dede hesabına göre gücük ayının 26. günü ile mart ayının 4. günleri (11-17 Mart) arasında devam eden sayılı fırtınadır. Mart dokuzun fırtınasından sonra Berdelecüz denilen dönemdir, Beldir Aciz fırtınası, “Beldir aciz, yer gök taciz” “Üçü şubatta, dördü martta” gibi sözlerle tarif edilir. Bu fırtınalı günlere “Kocakarı Soğukları” adı verilir. Kocakarı soğuklarının 10-11 Mart itibariyle başlayıp altı gün sürdüğüne de inanılır. Bu soğuklara verilen üçüncü bir isim ise Altı Gün Soğukları’dır. Bu fırtına sırasında göçmen kuşlar da yavaş yavaş gelmiş olurlar. Eski hesap Mart’ın dokuzu yeni hesap mart yirmi ikiye gelir. Bu durumu da eskiler “Mart matladı, tavuk yumurtladı” diye dilegetiriler.

Haftı Hambal- Mart Dokuzu: Baba hesabına göre, mart ayının 9. günü (22 Mart) Haftı Hambaldır. Güneş Hamel burcuna girer ve gece gündüz eşit olur. “Mart Dokuzu ” olarak bilinen bu günde, bahar başlar. Eski hesap Mart ayının dokuzunda yeni hesapla Martın yirmi ikisinde

Mart dokuzu adında bir fırtına varır bu fırtına bir afettir. Bu afete Kocakarı fırtınası denilirdi ve soğuklar biraz geçince bir koca karı kimseyi dinlemez yaylaya çıkar ve soğuktan donar diye de (hikayesi vardır).

Gele gele bahar ayılarından Nisan’a geldik. Baharın ikinci ayı olan Nisan Ayına Abrıl denir, İngilizler “eprıl” dediğine göre bizden aşırmışlar belli. Eski hesap abrılın beşinde yeni hesap on sekizinde yine bir fırtına vardır, eskiler şöyle bir dörtlük söylerler. “korkma martın kışından, kork abrılın beşinden, camışı ayırır eşinden”.

Abrıl Beşi Fırtınası: Abrıl ayının 5. gününde (18 Nisan) görülen sayılı fırtınadır. Çok şiddetli soğuk olur. Halk: Sakın abril beşinden camızı ayırır eşinden!” diyerek bilmeyenleri bu fırtınaya karşı uyarır. 

Sitte Sevr: Rumi Takvim’e göre Abrıl ayının 7. günü ile 12. günü ( 20-25 nisan) arasında 6 gün süren sayılı fırtınadır. Bu fırtına “Sitte Sevir, her saati bir devir” deyimiyle, bir anı bir anını tutmayan zaman dilimi şeklinde tanımlanır. Bu soğuklara Arapça’da “Boğa” anlamına gelen “Sevr” sözcüğünden dolayı boğa soğukları da denir.

Hıdrellez: Abrilin 23. günü miladi 6 Mayıs seneyi ikiye bölen gündür. “Ver Hıdrellez’i vereyim yazı” sözüyle yazın gelmiş olduğu doğrulanır.

Ülger Doğumu Fırtınası: Ülger yıldızı, baba hesabına göre Mayısın 18. günü (31 Mayıs) doğar. Gün doğusundan şiddetli bir yel eser. Bu yel insanlar, hayvanlara ve bostanlara zarar verir. Bu yüzden ülger doğacağı gün hayvanlar dışarı çıkarılmaz, ahır ve ağılların pencereleri, kapıları kapalı tutulur.

Gündönümü: ebe -dede hesabına göre, Haziranın 12. günü (25 Haziran) gün döner.

Kuyruk Doğumu: Ebe- dede hesabına göre Haziranın 18. günü (1 Temmuz) kuyruk doğar. Kuyruk Yıldızı da Ülger Yıldızı gibi doğduğunda mala davara zarar verir.

Terazi Doğumu: Terazi Yıldızı Ebe- dede hesabına göre Temmuzun 18. günü (31 Temmuz) doğar.

 Mihrican- Bostan Bozan: İlk güz ile orta güz arasında (14 Eylül-14 Ekim) görülen fırtınadır. Ülker yeli gibi, çok soğuk eser ve bütün mahsulleri mahveder.

Abrılın on beşinden sonra hayvanlar komlara çıkarılır. Abrıl yağmurları başlar. Kırk İkindi yağmurları denen bu yağmurların suları şifalıdır diyerek kovalarda toplanır, banyo yapılan suya katılır hatta içilir. Kış 99 gün sürer. Bu duruma 99 Hesap denilir. Karakışın başlangıcı kabul edilen 14 Aralık gününden 21 Martta ki Nevruz gününe kadar Bu99 günlük dönem bitince “dağ başı tandır başı olur” yani artık dışarıda kalan ölmez.

Nevruz’a gelmeden Mart’ın 9 unda kış hükmünü yitirmeye başlar, Abrılın beşinden sonra tehlikesi kalmaz Mayıs ayının bitişi ile de sona erer. Arada bir “Mart ayının yarısı yaz yarısı kış” olabilir bu her zaman denk gelmez. Eskiler kışın bitmesini belirleyen bir de şu sözü kullanırlar.(Durumun kışı, ya mayısın sonu ya başı) yani kış Mayısta ancak sona erer. Karakışın şiddet ve süresini tahmin etmek için bir takım inanışlar konuşulur.

Hayırlı kışlar olsun inşallah..