Meteoroloji, onlarca şehir için kar yağışı uyarısında bulunmuştu ta Cuma gününden… Nitekim tahminler boşa çıkmadı; Türkiye’nin İç Anadolu ve Marmara bölgelerinde kar yağışı etkili oldu…
Son iki gündür televizyonların ana haber bültenleri, kar yağışı sebebiyle meydana gelen ve ölüme sebebiyet veren kazalardan bahsediyor…
Yolda kalanları mı dersiniz, zincirleme kazaları mı dersiniz, ne ararsanız var…
Eminiz bu haberleri izlerken sizler de;
-Görün bakın ki, Müslümanlar ne çekiyor… şeklinde muhakkak bir durum tespiti yapmışsınızdır…
İnkar etmeyin, çünkü biz dahi yaptık bunu…
Şimdi!
Kar İstanbul’a, Bursa’ya, Niğde’ye ya da ne bilelim hiç haşır neşir olmayan illere yağınca olay oluyor da, aynı kar Erzurum’un üzerinde aylarca kaldığı halde neden kimsenin sesi çıkmıyor peki?
Çıkmıyor, çünkü biz alışığız…
Çıkmıyor, çünkü coğrafyamız bunu gerektiriyor ve biz de haliyle kaderimizi yaşıyoruz…
Öyle değil mi ama?
Örneğin, kış aylarında kazandığımızın büyük bir bölümü ısınmaya gidiyor!
Örneğin, kış aylarında araçlardaki yakıt tüketimi neredeyse ikiye katlanıyor!
Örneğin, kış aylarında yeme, içme, giyinip kuşanma giderleri otomatiğe bağlanıyor!
Örneğin, Erzurum’da asfalt bile kış koşullarına dayanmıyor!
Başka şehirlerde olsa ömrü en az 3-5 yıl sürecek olan yollar, her kış mevsiminin ardından köstebek yuvasına dönüşüyor…
Örneğin çatılardan buz düşüyor kafa yarıyor, araçların üzerine kar düşüyor pert ediyor!
Kısacası başımıza ne geliyorsa kar yüzünden geliyor, kış yüzünden, soğuk yüzünden geliyor…
Yani anlayacağınız batıdaki şehirlere tesadüfen düşen ve olay olan kar, bu memlekette hem de her yıl ömür tüketiyor…
Ama gelin görün ki; ne tükenen ömrümüz ne de ömrümüz tükenene dek çektiğimiz kahır hiç kimsenin dikkatini çekmiyor…
Biz diyoruz ki:
- Madem bu kahrı çekiyoruz, bari hiç olmazsa bunun bir bedeli olsun…
Peki, bunu işiten var mı?
Yok…
Halbuki bir zamanlar ne güzeldi…
Karla sürekli mücadele ediyorlar diye belediyelere bile ek ödenek tahsis edilirdi…
Kış memleketinde kahır çekiyorlar diye esnafı, taciri ve ticaretçisi bile teşvik edilir, maliyetlerinde indirime gidilirdi…
Tamam, dünyayı bağışlamazlardı belki ama bir şekilde gönlümüzü alma yoluna giderlerdi yine de…
Uzun sözün kısası:
Oralara yağınca olay olan kar, bizim başımıza yokluk olarak yağıyor…
Ne diyebiliriz ki!
Coğrafya işte…
Daha doğrusu kaderimiz…