DANGALAK MI SORUYORSUNUZ! 

Birçok kez kaleme aldık şu Ekrem İmamoğlu meselesini… 

Dedik ki: 

-İmamoğlu’na muhalefet etmeye çalışanlar, asıl İmamoğlu’nun ekmeğine yağ sürüyor, diye…  

Ama anlayan kim!

İsmi lazım değil, adam AK Partili bir ilçe belediye başkanı… 

İlçesinde yahut memleketinde başka bir sorun yokmuş gibi; sosyal medya hesabından Ekrem İmamoğlu’na sallamış!

Hem de öyle bir üslup kullanmış ki, emin olun tiksinirsiniz… 

Şimdi bu başkana demek lazım ki: 

- O koltuğa oturduğun gün senin siyasetin biter arkadaş! AK Parti oylarıyla seçilmiş olabilirsin; ancak unutmaman lazım ki, belediye başkanı olduğun o ilçede herkese eşit mesafede kalmalı, particiliği bir kenara bırakmalısın!

Sana mı kaldı Türkiye’nin bir ucundan öbür ucuna laf yetiştirmek?

Siyaset yapılacaksa, mensubu olduğun partinin ilgili organları vardır, onlar yapar… Laf atılacaksa da onlar atar, sataşılacaksa da bunu onlar yapar, sana ne! 

Hadi sırf şirin gözükme uğruna böyle bir lüzumsuzluk yaptın diyelim de; Ekrem İmamoğlu üzerinden Recep Tayyip Erdoğan güzellemesi yapmak nedir Allah aşkına! 

Bu mudur yani? 

İmamoğlu, Erdoğan’ın kalitesinde midir, kalibresinde midir? 

Geçtik!

Belediye Başkanlığı makamı, Cumhurbaşkanlığı makamına eş midir, denk midir? 

Bu iki ismi ve bu iki makamı birbiriyle mukayese etmek nasıl bir şuur kaybıdır, nasıl bir akılsızlıktır, nasıl bir izansızlıktır böyle… 

Hani diyoruz ya sık sık: 

-Reis’in işi hakikaten çok zor, diye… 

Vallahi de zor, billahi de zor… 

Zira dışarıdaki dangalaklar yetmezmiş gibi, bir de içeridekilerin dangalaklıklarıyla uğraşmak durumunda kalıyor… 

Bir de iyi tarafından bakalım!

Neyse ki, Erzurum’da yok böyle dangalaklar! 

 

 

KİM KAZANDI, KİM KAYBETTİ? 

Ramazan ayında kim kazandı, kim kaybetti? 

Sokağa kulak verenler kazandı, tıkayanlar kaybetti!

Gerçekleri görüp ona göre hareket edenler kazandı, kör bakan gözler kaybetti! 

Gönüllere dokunanlar kazandı, gönül yıkanlar kaybetti! 

Samimiyet ve muhabbet kazandı, Ramazan tiyatrocuları kaybetti! 

Tevazu ve kendi halindelik kazandı, israf ve gösteriş kaybetti! 

Sessiz sedasız kalanlar kazandı, şartlatanlar, palyaçolar, oyuncular ve tribüne oynayanlar kaybetti. 

Eğriye eğri, doğruya doğru… 

Bir parça lokmayı fakir fukarayla paylaşanlar kazandı, bin parça lokmayı mevkilere, makamlara ve ve partililere ikram edenler kaybetti! 

Halbuki onlar kazandıklarını sandılar, ne var ki yanıldılar. 

Kazanan ise, sadece ve sadece vatandaş oldu! 

Çünkü gösteriş budalalığı nasıl olurmuş, yaşayarak gördüler…