Yerel Haber Girişi : 27 Nisan 2022 13:15

Erzurum’un  YAZIN TOZU, KIŞIN TOZU…  

Erzurum’un   YAZIN TOZU, KIŞIN TOZU…  
Erzurum’un  YAZIN TOZU, KIŞIN TOZU…  

Uğurlu, “Bu zorlukların bazıları Erzurum'a mahsus olsa da bazıları ülkemizin tamamında hatta tüm dünyada şikâyet edilen şeyler” ifadesini kullandı.  

ŞEHİRDER Başkan Yardımcısı Mustafa Uğurlu, Erzurum’la ilgili tespitlerini “Yazın Tozu, Kışın Buzu Dert Olmasın!” başlığıyla paylaştı. Erzurum'da yaşamanın güzellikleri olduğu gibi zorluklarının da olduğunu ifade eden Uğurlu, “Bu zorlukların bazıları Erzurum'a mahsus olsa da bazıları ülkemizin tamamında hatta tüm dünyada şikâyet edilen şeyler” ifadesini kullandı.  

İşte Mustafa Uğurlu’nun Erzurum üzerine bulunduğu o tespitler: 

 

KIŞ BİTTİ, BAHAR GELDİ… 

Şikâyet ettiklerimizden ikisi "Erzurum'un kışın buzu, yazın tozu ..." diye ahenkli bir şekilde dile getirdiğimiz buzumuz ve tozumuzdur. Her ikisi de günlük yaşamı ve sağlığı tehdit ediyor. Ancak bunlar Erzurum'un kaderi olan yahut kurtulamayacağı, üstünden atamayacağı yükler değil. Şehrimizi güzelleştirmek adına inanarak atacağımız adımlar neticesinde bunları güzelliklere tebdil edebiliriz.

Kış mevsimini geride bıraktığımız bu günlerde Erzurum'un buzunu şimdilik bir kenara bırakıyoruz. Kış bitti bahar geldi. Buzu bitirdik şükür, şimdi de tozumuz başladı. Tozun hayatımızı çok fazla etkilediği bir gerçek. Bir taraftan evimiz, arabamız, üstümüz başımız sürekli tozlanıyor daha sık temizlenmek istiyor. Diğer taraftan ve belki daha da önemlisi havayı kirleten toz, soluk almayı güçleştiriyor ve ciğerlerimize zarar veriyor. Hele astım hastaları ve Kovit-19 dolayısıyla ciğerleri yorulmuş insanları da düşünecek olursak nasıl bir çilenin başladığını daha da iyi anlayabiliriz.

 

Peki, Erzurum'da neden toz olur? Burada ben tabii ki bilimsel bir araştırmanın sonucunu paylaşmıyorum ancak gözlemlerimizin bile meseleye ışık tutacağını düşünüyorum.

 

TOZUN SEBEPLERİ… 

1. Erzurum'un -iklim dolayısıyla sanıyorum- bilhassa şehir merkezinde toprak kuru ve ince. Bu da toprağın en ufak bir rüzgârda bile savrulmasına ve toz bulutuna dönüşmesine sebep oluyor.

2. Maalesef yeşil alanımız çok az. Yeşillendirilmeyen yerler nemini kaybediyor toza dönüşüyor.

3. Şehrimiz bir türlü, açık hava şantiyesi olmaktan kurtulamadı. Şehrin birçok yerinde inşaat çalışmaları sürekli devam ediyor. Bu da hem inşaatların kendi tozuna hem de tamamlanmamış inşaatlar dolayısıyla çevre düzenlemesi yapılmadığı için ayrıca bir toza sebep oluyor.

4. Kış boyunca yollarda yapılan kar temizleme ve tuzlama çalışmaları sebebiyle aşınan asfaltlardan kalanlar taş-toprak da büyük ölçüde toza sebep oluyor.

 

Belki daha başka sebepler de vardır. Herkesin gözlemi farklı sebepleri de ortaya çıkaracaktır muhakkak. Benim gördüklerim bunlar.

 

İyi de ne yapmalı? Bu noktada tek ezber olarak belediyeler çalışmıyor, belediye şunu yapsın, bunu yapsın gibi çözümleri sıralamak yeterli olmayacaktır kanaatindeyim. Şehrin problemleri ile ilgili Valilik ve belediyelerin muhakkak sorumlulukları bulunmaktadır. Ancak tek yükü onların sırtına yükleyip de bizler hiçbir şey yapmadan sadece eleştirirsek sorunlar çözülmeyecektir.

 

Bu toz meselesinde şehir olarak bir seferberlik başlatmak gerektiğini düşünüyorum. (Bu sorunumuz için başlatılan bir çalışma ileride diğer sorunlarımız için de örnek teşkil edecektir.) Tabii ki bu seferberliğin en önemli ayağını Valiliğimiz ve belediyelerimiz oluşturuyor. Onlar ellerindeki imkânları kullanıp öncü olduktan sonra şehir halkına da rehberlik etmeleri bu sorunu el ele verip çözmemizi sağlar.

 

Peki, çözüm nedir?

1. Yeşillendirme çalışmaları. Kanaatime göre çözümün en önemli ayağı yeşillendirme çalışmalarıdır. Belediyelerimiz park ve bahçelerde bu işi yıllardır yapıyor. Ancak sadece park ve bahçelerdeki çalışmalar yetmez. Şehrin içinde yıllardan beri boş duran birçok arsa da bu yeşillendirme çalışmalarına dâhil edilmeli. Buralarda kurumlar tarafından tohum, sulama, ekme vs... destekleri sunulabilir. Ancak tüm işi de kurumlara yükleyip kenara çekilmek doğru bir yaklaşım olmasa gerek. Arsa sahipleri de, mahalleli de elini taşın altına koymalıdır. O alanlarda yapılacak yeşillendirme çalışmalarına gencinden yaşlısına, kadınından erkeğine tüm mahalleli destek olup, sahip çıkmalıdır. Hiçbir şey yapmasa bile yeşil alanları koruyup kollamalıdır.

 

2. Yol ve kaldırım temizlikleri. Kış sonrası bütün şehir tabiri caizse baştan aşağı yıkanmalıdır. Bunun örneğini salgın döneminde gördük. Salgına çözüm olarak gerekli miydi bilemiyorum ancak şehrin temizlenmesi adına gerçekten güzel bir çalışmaydı. Örneği var. Daha önce yaptık yine yapabiliriz. Bu noktada yine halkı da işin içine sokmakta fayda var. Tabii ki büyük caddeleri, sokakları belediyeler temizlesin ancak esnaf kendi kapısının önünü temiz tutarak, apartman yönetimleri apartmanlarının bahçesine, kapı önüne bu anlamda sahip çıkarak çözüme katkı sunmuş olacaktır. Her birimiz işin ucundan tutarsak hem birlik beraberliğimiz pekişir hem de yapılan işin kalıcı olması sağlanır.

 

3.Çevre düzenlemeleri. Yapılan tüm inşaatların çevre düzenlemelerinin geciktirilmeden yapılması da bu noktada önem taşımaktadır. Burada bence büyük sorumluluk inşaat firmalarında olmalıdır. Onlar bu konuda teşvik ve gerekirse icbar edilmelidir.

 

4. Bilinçlendirme ve eğitim. Bir örgütsel çalışmanın başarıya ulaşmasındaki en önemli etken bireylerin o işi gönülden isteyerek yapması ve yapılan şeyin amaca hizmet ettiğini düşünmesidir. Bu istek, cebren yahut kanunî yaptırımlarla sağlanamaz. Ancak bilinçlendirme ve eğitimle sağlanır. Bu noktada sosyal medyada başlatılacak kampanyaların yanı sıra gelecek nesilleri inşa eden okullarımızda da meselenin hassasiyetiyle ilgili çalışmalar yapılmalıdır. Bugün maalesef hâlen daha araba camından, evinin penceresinden dışarıya çöp atan, oturduğu parkta çekirdek yiyip yerlere saçan yetişkinlerle karşılaşıyoruz. Oysaki çöpü çöpe atma çevreyi kirletmeme eğitimi okul öncesi eğitiminde çoktan halledilmiş olması gerekir. Yapılan tüm temizlik faaliyetlerinin bir yıllık emek ve yorgunluk olarak kalmaması için eğitim ile de desteklenmesi gerekmektedir.

Çözümler de sebepler gibi daha da uzatılabilir. Özetle, meselenin çözümü için kamu kurum ve kuruluşları kendi sorumluluklarını yaparak öncülük edip rehberlik çalışmalarıyla da tüm insanımızı işin içine katarak bir seferberlik başlatmalıdır. Bizler de birey olarak şehrimize aidiyet hissetmek için üstümüze düşeni yapıp şehrimizin bir sorunun çözümüne katkıda bulunmalıyız. Daha güzel günler için buna değer.