Gençlere tavsiyeler…

Üniversite adayları için tercih başvuruları Pazartesi günü sona eriyor. 
İhtimaldir ki, çoğu aday başvurusunu yaptı ve yerleştirilmeyi bekliyor, bir kısım aday da, henüz net bir karar verebilmiş değil…
Bu hususta yapılan konuşmalara, sohbetlere, istişarelere hep şu açıdan yaklaşıyoruz biz… 
Misal, bundan 10-15 yıl öncesine kadar mühendislik fakülteleri hayli popülerdi… 
Bu bölümlerden mezun olan gençlerin önü büyük ölçüde açık, istihdam edilebilirlik düzeyleri çok daha yüksekti… 
Ama şimdi öyle mi? 
Maalesef değil… 
Yine biz üniversitelerle ilgili olarak şu örneği sıklıkla veriyoruz, diyoruz ki; “Üniversiteler, artık kampüslü birer liseye dönüştü” diye… 
Gerçekten de öyle ama... 
Dolayısıyla belli başlı bölümler dışında üniversitelerden mezun olanların neredeyse tamamı lise mezunu gibi bir statü kazanmış oluyor, o kadar… 
Nitekim görüyoruz… 
Elinde çeşitli bölümlere ait mühendislik diplomalarıyla kapı kapı gezip iş arayanlar var… 
Onu da geçtik, iş arayıp bulma ümidini kaybettiği için yükseköğrenim gördüğü alanın dışında ve alakasız işlerde çalışanlar da var… 
Düşünün ki; öğretmen olarak atanabilmek için bile belli başlı branşlardan mezun değilseniz, yıllarca beklemek durumunda kalabiliyorsunuz… 
Ne yazık ki, bunlar hayatın gerçekleri... 
O yüzden bize soran gençlere tavsiyemiz hep şu oluyor: 
Okulların, fakültelerin ve bölümlerin öyle afilli isimlerine bakmayın; aldanmayın! 
Sadece şu kadarını düşünün!
Mezun olunca bileğinize altın bir bilezik takabiliyor musunuz? 
Mezun olunca kamuda ya da özel sektörde hemen istihdam edilebiliyor musunuz?
Hadi kamuyu geçtik, özel sektörde kendi ayaklarınızın üzerinde durabiliyor musunuz? 
Bu ve benzeri soruları çoğaltmak inanın mümkün… 
Hal böyle iken gençler!
Siz, siz olun… 
İşin gösterişine, havasına ve fiyakasına falan kapılmayın!
Mezun olduktan sonra havanız, fiyakanız, haliniz ve ahvaliniz ne olacak, önce onu düşünün!