ABD Kongre Üyesi Bill Keating, Türkiye'nin batı rotasına sokulması için İmamoğlu ile görüşüldüğünü açıkladı…
Bu haber, dün yerli-yabancı, yaygın ve yerel birçok yayın kuruluşunda yer aldı…
İddia ciddiydi çünkü!
Nasıl olur da bir ABD Kongre Üyesi, Türkiye’yi ilgilendiren politik, askeri ve de stratejik bir meselede İmamoğlu’nu muhatap kabul eder?
(…)
Yazık!
Bu soruya cevap alacağını düşünen birkaç gazeteci İBB’ye yazılı sorular yöneltmiş; görüşme nerede, ne zaman, kimin aracılığıyla ve hangi konuda oldu diye…
Ve cevap:
-Böyle bir görüşme olmamıştır!
Ne sanıyordunuz ki yani?
Yaptıysa eğer böyle bir görüşmeyi İmamoğlu’nun kabul edeceğini mi yoksa?
Sahi!
Siz olsanız itiraf eder miydiniz böyle bir görüşmeyi?
Her neyse…
İmamoğlu görüşmüş müdür, görüşmüştür…
Daha bu kışın karla mücadele çalışmalarının ortasında yine bir büyükelçi ile bir arada değil miydi kendisi?
Evet, öyleydi…
O yüzden ABD’li Kongre Üyesi ile bir araya gelip gelmediğiyle değil de, ABD’nin İmamoğlu’nu neden muhatap kabul ettiğine odaklanmak gerek bize sorarsanız…
Sebebi mi ne?
Sebebi şu:
Bunu daha önce de defalarca dile getirdik, yazdık, çizdik ve dedik ki:
-İmamoğlu’nu Cumhurbaşkanı Erdoğan’la kıyas etmekten vazgeçin! Çünkü İmamoğlu’nun buna ne çapı yeter, ne sıkleti, ne de vizyonu yeter, diye…
Böyle-böyle derken, sahte bir kahraman hasıl oldu işte… Bu da yetmedi, o sözde kahraman Eroğan’ın sanki de alternatifiymiş gibi gösterildi…
Eeee…
Kusur ve kabahat sadece ABD’li kongre üyesinde değil; en az onun kadar bizim de kabahatimiz var bu işte…
Sen kalkar kendine lider olarak hiçbir vasfı olmayan bir adamı işaret edersen…
Sen kalkar bir belediye başkanını ülkenin cumhurbaşkanıyla kıyas edersen, elin gâvuru da gelir o belediye başkanını muhatap kabul eder elbette…
Uzun sözün kısası:
ABD’li Bill Keating adına çok özgünüz, çünkü gökten kemik yağdığını bugüne kadar ne duymuşluğumuz, ne de görmüşlüğümüz var…