?>)
Hande Erçel, samimi bir röportajda çocukluğunu, annesinin kaybını, aşk hayatını ve şöhretin kendisine etkilerini anlattı.
'Ben kendimi tanımlayamıyorum,' diyen Erçel, insanların onu kendisine anlatmasını istediğini söyledi. 'Çok fazla Hande var ama bunu ben dillendirmeyi tercih etmem, insanlar anlatsın isterim.' dedi. Geçmişte kim olduğunu çok iyi bildiğini ancak zamanla kendini oluşturan birçok şeyi kaybettiğini ve şu an yeniden kendini bulmaya çalıştığını belirtti. Çocukluğunu 'neşeli, mutlu ve heyecanlı' üç kelimesiyle özetleyen Erçel, en güzel çocukluk anısını ise annesinin sitedeki evlerinin camından 'Hande Gamze, hadi eve' diye seslenmesi olarak anlattı.
Genç yaşta annesini kaybeden Erçel, annesinin kaybıyla başa çıkabildiğini bilmediğini ancak annesiyle yeniden kavuşacağı güne kadar yüzmeye devam ettiğini söyledi. Annesiyle geçirdiği son anıları ve hastanede Sezen Aksu şarkısı dinledikleri anıyı duygusal bir şekilde paylaştı. Aşkın hayatındaki yerini ise 'en yüce duygu' olarak tanımlayan Erçel, kendisini en çok besleyen duygu olduğunu ve derin bir aşık olduğunu belirtti. İlk görüşte aşka inanıp inanmadığı sorusuna ise 'çekim başka bir şeydir, aşk için saygı ve güven gerekir' yanıtını verdi.
Şöhretin hayatına etkilerinden bahseden Erçel, kendini yeniden tanıma sürecinden ve enerjilerin hayatındaki yönlendirici etkisinden söz etti. Yaşını 30'lu yaşlarda olduğunu belirten Erçel, hayatın kendisine borçlu gibi hissettiğini ancak minnettar olduğunu dile getirdi. En sevdiği rengin mavi olduğunu ve bu rengin kendisine huzur verdiğini, annesini hatırlattığını ve özgürlüğü çağrıştırdığını anlattı. Röportajın sonunda ise 'Yorgunum ama hâlâ yeni odalar açmaya, yeni çiçeklerle açmaya hazırım' diyerek geleceğe dair umut dolu sözlerle programı tamamladı.
