İki ara bir dere…!

Dün de bu konuya değinmiştim, Erzurumspor’un zor maçlarına ne zaman taraftar akını olsa sonu hüsrana dönüşüyor. Geçen sezondan hatırlamak gerekirse, Eyüpspor ve Ankaragücü maçlarında tribünümüz tıklım tıklım doluydu ama ne oldu? Her iki maçta da yenildik ve her iki maçta da taraftar takıma iyi gelmemişti. Daha doğrusu takım taraftarın önünde top oynayamamıştı. Ben o dönemde de dedim, keşke o maçlara on binlerce taraftar yerine 2-3 bin taraftar gelseydi diye. Emin olun biz şu anda Süper Lig’de oynuyor olurduk. Her neyse, geçmişe takılıp kalmayı sevmem ben. Bu yüzden önümüze bakalım hep derim.

Şimdi buradan bir çağrı yapsam ve desem ki, ey Erzurumspor taraftarı, Bodtrumspor maçına mutlaka gelin diye; bir yandan da tedirgin olurum ki, acaba bindiğimiz dalı mı kesmiş oluyorum diye. Taraftara desem ki, evinizde oturun ve bu maça gelmeyin diye, bu kez de takıma haksızlık mı etmiş olurum acaba. Böyle iki arada bir derede kaldığım için açıkçası ben bu konuda çekimser kalmak istiyorum. Taraftar zaten gelirse gelir, maç biter, sonrası belli olur. Takım taraftarın önünde güzel oynar da bu maçı kazanırsa ne alâ. Ama yok taraftar gelir ve bu maçın sonu da diğerleri gibi hüsran olursa, işte o zaman işin rengi belli olur. Ben bunun pişmanlığını yaşamamak ve muhtemel bir hayal kırıklığında pay sahibi olmamak için susmayı tercih ediyorum.

Bunu sakın takıma güvensizlik olarak algılamayın lütfen! Ben takımıma güveniyorum ama işte takımın taraftar önünde oynayamama huyunu sevmiyorum, o kadar.