İki ihtimal

Tesadüfe bakın ki, ana akım medyanın akşam haber bültenleri tam da Erzurumun iftar saatine denk geliyor…
Televizyon kanalları arasında gezinti yaparken istesenizde istemesenizde söz konusu haber bültenlerini seyretmek durumunda kalıyorsunuz…
Şahsen bu konuyu daha önce de gündeme getirmiş, hatta birkaç gün önce de toplumun nereden nereye geldiğini dilimiz döndüğünce izah etmeye çalışmıştık…
Aynı tepkiyi mutlaka sizde göstermişsinizdır !
Hangi kanalı açarsanız açın hangi haber bültenlerini takip ederseniz edin, gına geldiği ve caninizi ettiği anlar muhakkak olmuştur…
Her haber bir cinayet, her haber bir hırsızlık, her haber bir vahşet, her haber tüyler ürperten ayrı bir olay…
Tamam sırf reyting oranları artsın diye bu tarz bir bülten akış planlaması yapılmış olabilir…
Ama kimse kusura bakmasın bunun adı gülten akış planlaması falan değil, bunun adı resmen toplumu köreltme, hassasiyetini azaltma ve içeriği ne olursa olsun bütün adli ve kriminal olayları sıradanlaştırma girişimidir…
Yani artık bir noktadan sonra öyle bir hale geliyorsunuz ki, bir babanın ailesini katletmesine normal bir hadiseymiş gibi karşılıyor, sokak ortasında bir kadının hunharca öldürülüşünü her kadının başına gelebilecek basit bir olaymış gibi görüyorsunuz…
İlaveten…
Bu haber bültenleri insanları kendi adaletlerine kendileri tesis etmeleri noktasında bilinçaltı mesajlarıyla dolu…
Düşünün ki, her adli olaydan sonra insanların kafasında şu algı şekilleniyor:
“Failleri nasılsa hak ettikleri cezayı almayacak!”
İşte bu kanat toplumun adalete olan güveninin sarsıldığını gösterdiğinden, bireylerde bu kez adaleti kendi yöntemleriyle tesis etme anlayışı gelişiyor ve haber bültenleri de bunun için yol ve yöntem belirleyici oluyor… 
Bitmedi!
Adli vakaların birbiri ardına sıralandı bu haber bültenleri, insan hayatını yine insanların nazarında o kadar değersizleştiriyor, o kadar basitleştirıyor ki, bir insanı boğazlamak zamanla neredeyse bir tavuk boğazlamak gibi sıradan bir eyleme dönüşüyor. 
Ve bütün bunlar olup biterken ilgili kurumlar ya da kurumlar bu işe herhangi bir müdahalede bulunmuyor…
İki ihtimal var!
Ya bir takım karanlık eller toplumumuzu içten içe çürütmek ve çökertmek istiyor ya da bu toplumun geleceği sırf üç-beş puanlık Reyting uğruna ateşe atılıyor…
Kesinlikle ikisinden biri…
Ve bize sorarsanız, keşke ikinci ihtimal olsa…
Keşke!