“Onlardan her bir kişiye kazandığı günahtan (bir ceza) vardır. Onlardan (iftiranın) büyüğünü yüklenene ise büyük bir azap vardır” (Nur, 11)
Görüyorsunuz değil mi?
Kur’an-ı Azimüşşan’da böyle buyuruluyor iftira için ve iftirayı yüklenene büyük bir azap vardır diyor Hazreti Allah…
Peki, biz ne yapıyoruz?
Peynir ekmek yer gibi iftira ediyor, kana kana su içer gibi yalan söylüyoruz…
Zannediyoruz hesabı sorulmayacak!
Sanıyoruz ayaklarımıza dolaşmayacak o iftiralar…
Sanıyoruz, sanıyoruz…
Gelelim diğer soruya:
Biz bu alışkanlığı neyle kazandık dersiniz?
Evet?
??
Biz söyleyelim yine; sosyal medyayla…
Çünkü sosyal medya tam bir iftira bataklığı ve tam bir günah çukuruna dönüştü…
Metinlerle, görüntülerle, kurgularla, algılarla iftira etmek o kadar çok kolaylaştı ki, yüreğimizdeki Allah korkusu bile neredeyse yok olup gitti…
Karşımızdakini suçluyoruz ya nahak yere; hiç merak etmiyoruz gerçekte olan ne diye?
Hemen çamur atıyoruz ya karşımızdakine; elimize neyin bulaştığına da bakmıyoruz artık…
İftira ediyoruz ya nefes almadan; aslında cehennem ateşi soluyacağımızı aklımıza bile getirmiyoruz…
Yalan mı?
Söyle gitsin!
İftira mı?
At gitsin, et gitsin!
Hele sosyal medyada mı?
Gazetede mi, ekranda mı?
Hiç mühim değil, yasla sırtını geriye, saydır gitsin!
Ama ne var, biliyor musunuz?
Allah var, Allah!
Yapıp edenleri kahredecek…
İftiralarını sahiplerinin ayaklarına dolayacak…
Haramzade saltanatlarını sona erdirerek, onları aşağılıklar aşağısına dönüştürecek olan Allah var!
Yani Müntagiym olan Allah!
Yani intikam alan Allah!
O halde beklesinler…
Bugün değilse yarın, yarın değilse bir gün, o intikamla muhakkak yüz yüze gelecekler…