Kan hafızası…

 

Şehir ve Kültür Araştırmaları Derneği’nin 10. Yıl kutlama etkinliğine, saygıdeğer büyüğümüz Muammer Cindilli’nin katılacağını işitince koşarak gittik… 
Atatürk Üniversitesi Mavi Salon’daki programın her ne kadar başına yetişememiş olsak bile Muammer Ağabey’in sohbetine tam da zamanında kavuştuk… 
Yani ne desek, nasıl anlatsak ya da nereden başlasak, bilmiyoruz… 
Muammer Ağabey, Erzurum’un irfanını ve münevver tarafını tarif etmek gerektiğinde şeksiz şüphesiz akla gelen ilk isimdir bizce… 
Sohbetinden o kadar büyük bir keyif, o kadar büyük bir ilham aldık ki, tek kelimeyle ifade etmek gerekirse; resmen zihnimizi ve yüreğimizi doyurduk… 
Bir kavram kullandı Muammer Ağabey…
-Kan hafızası, dedi… 
Gerçekten de, aradan kaç kuşak ya da nesil geçerse geçsin, kan yine o kan, kan yine aynı kan… 
Bir insan düşünün mesela!
Kaç kuşak geriye giderseniz gidin; eğer nesebi bozuk ve meşrebi karma karışıksa, emin olun kuşaklar sonrasında bile kendini bir şekilde su yüzüne çıkartıp, anında belli ediyor o kan…  
Belki de diyoruz; “kanı bozuk” tabirinin temelinde de aynı şey yatıyor… 
Şayet bir maraz, şayet bir eğrilik varsa geçmişte, öyle ya da böyle gelecekte mutlaka ortaya çıkıyor… 
Tıpkı günümüzde karşı karşıya kaldığımız ve kimi zaman da denk geldiğimiz kanı bozuklar veyahut kanı temizler gibi… 
Ve yine çok özel bir cümle daha kullandı Muammer Ağabey, dedi ki: 
-Geçmiş geleceği, suyun suya benzediğinden daha çok benzer… 
İşte budur… 
Geleceği nizama kavuşturmak için geçmişi iyi okuyup analiz etmek gerektiğinin belki de en güzel formülü…
Sözün özü: 
Muammer Cindilli Ağabey’in canına Allah sağlık versin ve dahi onun gibilerin sayısını artırsın bu şehirde… 
Zira, kanının kirli hafızasını günümüze ve yarınlara taşıyacak olan sayısız kanı bozuk dolaşıyor aramızda…