Kirli siyaset…

Yerel seçimler yaklaştıkça ali cengiz oyunlarının ardı arkası kesilmemeye başladı… 
Siyaset yüzünden öyle bir kutuplaştık, öyle bir gruplaştık ki, birbirimizin yanında görünmemeye bile azami ölçüde gayret eder olduk artık… 
Ne kötü, öyle değil mi? 
Falanca adaya rakipsek yahut bizim yakınımız olan herhangi birisi filanca adayın karşısındaysa, biz de o filancadan köşe bucak kaçar hale geldik… 
Bu mudur siyaset? 
Bu mudur hizmet anlayışı? 
Bu mudur yarış, bu mudur rekabet ve bu mudur nezaket? 
Yıllar yıllar öncesini hatırlıyoruz da; bu şehirde iktidar partisinin il başkanı ile muhalefet partilerinin il başkanları kol kola girer, cadde turu atarlardı be! 
Eğrinin eğrisi söylenir, -kim olursa olsun- yedi düvel toplanır doğrunun yanında dururdu… 
Hâlbuki şimdi öyle mi? 
Ne eğriye bakan var, ne doğruya… 
Herkesin eğrisi kendine göre doğru, herkesin doğrusu başkasına göre eğri… 
Niye böyle oldu peki? 
Neden bozuldu dengeler sizce? 
Sorunun cevabı çok basit… 
Çünkü çıkarlarımız her şeyin önüne geçti… 
Dostluğun… 
Arkadaşlığın… 
Muhabbetin… 
Samimiyetin… 
Doğrunun… 
Her şeyin ama her şeyin önüne geçti… 
İşte biz ki bu çizgiden çıkmış çıkalı, bir ayağımız çukurda kalıyor sürekli… 
Topallıyoruz… 
Aksıyoruz… 
Aksatıyoruz… 
Varsa-yoksa kendi hedefimiz, kendi amaçlarımız, kendi gayelerimiz, kendi çıkarlarımız… 
Davaymış… 
Şehirmiş… 
Hizmetmiş… 
Bunların alayı fasarya… 
Haaa!
Hakikaten samimi olanlar yok mu siyaset sahnesinde?
Elbette var… 
Ve fakat ne yazık ki, onların da bu ali cengiz düzeninde çok da fazla bir şansları yok… 
Bu kirli siyaset onları da linç ediyor çünkü… 
Öğütüyor ve yutuyor… 
Yazık… 
Hem de çok yazık…