KONUT VE TEŞVİK

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığı sosyal konut müjdesi, ev sahibi olma hayaliyle yanıp kavrulan herkes için umut oldu.

Kolaylıkla ödenebilir taksitlerle ev sahibi olma imkânına kavuşmak, hele de şu dönemde düşleri süsleyen bir rüyaydı sanki.

Süreç ciddi bir biçimde yönetilebilir ve şartları taşıyan herkesin bu sistemden faydalanabileceği bir pozisyon oluşturulabilirse, gerçekten de bu iş balla kaymak olur. Ancak bu sistem için Türkiye’nin her yanında aynı koşulların belirlenmesi bize göre tek eksiklik olmuş.

Şöyle ki, Erzurum’un da içinde bulunduğu bu bölgenin şartları malum; burada yıllık kazancın çok büyük bir bölümü yakacak giderlerine harcanıyor. Erzurum, Şubat ayında meyve ağaçlarının çiçek açtığı bir şehir değil, bu yüzden burada kış aylarına has harcamalar, Nisan ve Mayıs ayına kadar devam ediyor. İnsanların kazancı göz önünde bulundurulursa, Erzurum ve bu bölgede yaşayanların daha dezavantajlı durumda oldukları gerçeği ortaya çıkar ki, şartları eşitlemek de elbette sosyal devlete düşer.

Anayasa’da ne var, konut hakkı… Yani sosyal devlet ilkesi gereğince Türkiye Cumhuriyeti, her bir vatandaşının barınma ihtiyacına cevap vermek zorunda. Tabi barınma ihtiyacını giderirken, fırsat eşitliğini de sağlamak zorunda.

Nasıl ki bu ilde ve bu bölgede yapılan yatırımlar için pozitif ayrımcılık uygulanıyorsa; sosyal konut sisteminde de bu şehre ve bölgeye benzer bir ayrıcalık uygulanmalıdır.

Çok fazla uzağa gitmeye de gerek yok; bölgesel teşvik sistemi elimizdeki en büyük yol haritası.

Uzun sözün kısası diyelim ve yazımızı şu soruyla nihayete erdirelim!

“Fırsat bakımından ülkenin doğusu ile batısı hiç aynı olur mu?”