KORKMAYIN, ÖLMEZSİNİZ! 

Benzer bir durumu, salgın sebebiyle ilk kez ilan edilen sokağa çıkma yasağı ile birlikte yaşamıştık. 
Herkes bir anda marketlere akın etmiş ve deyim yerindeyse hepimiz neye uğradığımızı şaşırmıştık. 
Şimdi bu arz-talep mevzuu da tıpkı bunun gibi bir şey oldu. Önce Ayçiçek yağı ile başladı, sonra et ve et ürünleri…
Yalnız ilginç olan şu ki; yaşadığımız bu durumlardan hiç mi hiç ders almadık, almıyoruz ya da almak istemiyoruz.
Gidin marketlere ve bakın bakalım!
Ayçiçek yağı var mı?
Hem de istemediğiniz kadar.
Değişen ne?
Fiyatları… 
Çünkü buna biz sebep olduk. 
“Yağsız kalırsak ölürüz galiba” dedik ve marketlere hücum ettik. 
Aynı durumu şimdi de et ve et ürünlerinde yaşıyoruz. 
Kasaba, kombinaya, markete akın ediyoruz. 
Neymiş, et yokmuş!
Yalan!
Külliyen yalan, vallahi yalan, billahi yalan!
Ama biz ne yapıyoruz, çağrılara kulak asmıyor, bildiğimizi okuyor ve burnumuzun dikine gittikçe gidiyoruz. 
Sonu da haliyle talan oluyor, olan yine bize oluyor. 
Yapmayın!
Etmeyin!
İstismarcılık yapmak için köşede pusuya yatmış olanların ekmeğine yağ sürmeyin!
Korkmayın!
Etsiz kalmazsınız, 5 kilo yerine 2 kilo alsanız, ölmezsiniz!
Siz bu anlamsız ısrarınızı sürdürdükçe, bu iş etle de son bulmaz, sütle de son bulmaz, gider de gider. 
İlaveten ne yaparsanız yapın, bu fiyat artışlarının önünü alamazsınız, önünde duramazsınız!
Tekraren diyoruz: 
Bırakın depolamayı, stoklamayı!
İhtiyacınızı alın, yettiği kadarını alın ve unutmayın!
Bunun tam tersi bir tavır sergilerseniz; etiketlerdeki her rakama her yeni haneyi siz eklemiş olursunuz!
Bizden söylemesi!