Kütüphane rafları

Binbir türlü macerayı, diyalogu, ruhu ve nefesi, özgürlüğü, korkuyu, çoşkuyu ve dramı içeren kütüphane rafları...
Ne zaman bir kitap yığını görsem içinde kaybolurum. Binlerce hayat, diyalog ve fikirlerin içinde kaybolduğumu hisseder ve bu hissiyattan doğan ilham beni ürpertir. Hepimizin kendi içine olan seyahatinin sayfalar üzerine akan mürekkepidir kitaplar. Öyle ki ilmek ilmek işlenir cümleler satırlara, sayfalara. Ve her cümle yazarın gönlünden bizim gönlümüze zuhur eder. O satırlarda kendimize ait bir şeyler buluruz. Fikir alışverişi yaşar orta noktada kesişir ve buluşuruz. Bazen de çelişiriz yazarla. Savunduğumuz bir gerçeğin aksini konuşur da konuşur yazar. Derinden duyulan öfke ve içten verilen aksi cevapları buluşturup münazaraya bırakırız. Ve bir bakarız ki çeliştiğimiz bütün fikirleri bünyemize almışız onu da kabul etmişiz ve haklı ya da haksız sebepler bulmuşuz onu kabul etmek için. 
İşte böyledir kitaplar. İç yolculuğumuzun tuzu biberi. Dünya telaşıyla geçen dolu bir zihnin aktığı yol. Bir hafifleyiş ve özü duyumsayış. Bir arayış ve bir anlayış. 
İşte o raflar tam bir huzura varış...