Menfaat…

Cenap Şehabettin der ki: 
- Menfaat, sandalyeye benzer: Başında taşırsan seni küçültür, ama ayağının altına alırsan seni yüceltir… 
Sahi!
Yazıya dökecek olsanız belki de sayfaları doldurmanız gereken bir hakikat, bu kadar mı sade ve bu kadar mı güzel anlatılır? 
Menfaat… 
Yani çıkar, yani kazanç… 
Elbette herkes kendi menfaatini düşünür, bu insanoğlunun doğasında var… Ve fakat menfaat uğruna insanlıktan çıkılabileceği nerede yazıyor peki? 
Yazmıyor… 
Yazmaz da… 
Çünkü hiçbir menfaat, günün sonunda karaktersiz kalmaya değecek kadar anlam ifade etmiyor… 
İlaveten… 
Karaktersizlik sonucu elde edilen menfaat ise, açıkçası necasetten öteye gitmiyor… 
Ha çoluk çocuğunuza elinizle kendi necasetinizi yedirmişsiniz, ha karakterinizi pazara çıkartarak menfaat temin etmişsiniz… 
İkisi de aynı şey… 
Uzun sözün kısası, sandalyeyi baş üstü edenlere tavsiyemiz şudur:  
Necis bir hayatı mideniz kaldırıyorsa, devam edin… 
Yok, eğer kendinizle birlikte evladü iyalinizi de necasete boğmak istemiyorsanız, sandalyenin duracağı yere siz karar verin! 
Çünkü her şeyin kokusu er ya da geç çıkıyor ortaya… 
Siz, siz olun pis kokmayın! 

*** 

Son iki gündür Ankara’dayız… 
Döndükten sonra gözlemlerimizi ve izlenimlerimizi elbette paylaşacağız; ancak şu kadarını söylemek lazım ki, Ankara’da siyaset oldukça ısınmış vaziyette… 
Filistin’deki İsrail soykırımı, her ne kadar gündemin başlıca maddesi olsa da, yaklaşan yerel seçimler sebebiyle kulisler de canlanmaya başlamış artık…  
Rahmetli Süleyman Demirel’in siyasetle ilgili sohbetlerde sıklıkla kullanılan bir sözü vardı, derdi ki: 
-Siyasette 24 saat bile çok uzun bir süre… 
Dolayısıyla şimdiden tahminlerde ve çıkarımlarda bulunmak için henüz çok erken… 
Hiç kimse, ama hiç kimse kesin aday olduğunu düşünmesin!
Hiç kimse, ama hiç kimse de ümitsizliğe kapılmasın! 
Her an her şey olabilir… 
Bu arada! 
Ankara için her ne kadar “koca memleket” yorumları yapılıyor olsa da, herkes herkesin yaptığından anında haberdar oluyor bir şekilde… 
Neler duyduk, neler… 
Ve kimleri kimleri gördük, bir bilseniz… 
Büyükşehir Belediyesi için nabız yoklayanları mı, Yakutiye için gece-gündüz Ankara’da konaklayanları mı, Palandöken için nokta nöbeti tutanları mı, Aziziye için takla atanları mı? 
En ilginç olanı ne, biliyor musunuz? 
Hiç aklınıza gelmeyecek isimler bile Ankara’ya pusu atmış ve aday adaylığı maçının başlamasını bekliyor… 
Ne diyelim… 
Haydi hayırlısı…