Nimeti tepmeyelim!

Ramazan ayının ilk 8 gününü bugünle birlikte geride bırakmış oluyoruz…
Allah bayramını da görmeyi hepimize nasip etsin…
Madem Ramazan atındayız, bir hususi sohbetimiz olsun bu mübarek aya ilişkin…
Oruç, hepimiz biliyoruz ki, sadece aç kalmayı gerektiren bir ibadet değil…
Oruç korunaktır, korunmaktır…
Oruç sığınaktır, sakınmaktır…
Oruç, dile, göze ve kulağa mukayyet olmak, fikrimize ve zihnimize hükmedebilmektir…
Mesela, iftira günahtır, öyle değil mi? 
Peki bu günah ramazan ayında işlemek nedir?
İnsanlara sui zanda bulunmak da günahtır örneğin…
Peki ya bunu Ramazan ayında yapmak?
Bu düpedüz akılsızlıktır…
Hatta ondan da öte, hayvanatla eşdeğere düşmektir…
Öyle ama!
Ramazan ayı gibi bir nimeti değerlendirmek dururken, bu merhamet membaını kurutmak ve çamura bulamak ancak hayvanatın yapabileceği bir iştir…
Görüyoruz, duyuyoruz…
Fındık kabuğunu doldurmayacak meseleler yüzünden öyle yanlışlara düşüyor ki insan oğlu, hem kendini zayi ediyor, hem de karşısındakini incitiyor…
Yazıktır, yazık!
Günahtır…
Ramazan ayı fırsattır, fırsat…
Nimettir, rahmettir, mağfirettir, cehennemden kurtuluştur… 
Bu yüzden gelin çekidüzen verelim kendimize!
Silkinelim, atalım üstümüzdeki kiri ve pası…
Hele hele birbirimize nahak yere kötülük etmeyelim! 
Alın size muazzam bir hadis: 
Herkesin bildiği meşhur bir Hadisi şerif de Usame b. Zeyd’ den naklen şöyle der: 
Allah Resulü (a.s) bizi cihada göndermişti. Cihat esnasında ben bir adama yetiştim. O, “Lailahe illallalah” dedi. Ben kargımı ona sapladım ve öldürdüm. Bu işten gönlüme bir şüphe düştü. Sonra bunu Hz. Peygamber’e anlattım. Allah Resulü ( a.s ): 
“Lailahe illellah dediği halde onu niçin öldürdün?” diye sordu. 
Ben, ey Allah’ın Resulü! O, ölümden kurtulmak  için söylemiştir, dedim.
“ONU KALBİNDEN SÖYLEYİP SÖYLEMEDİĞİNİ BİLMEN İÇİN KALBİNİ Mİ YARDIN?” buyurdu.