Öğretmen…

Bir öğretmen annesi olarak, bugün sizlerle öğretmen-öğrenci ilişkisi üzerine biraz sohbet edelim istiyorum. 
Tabi, bu satırları karalarken, çok sayıda öğretmen dostu ve tanıdığı olan birisi olarak da gözlemlerimi paylaşacağım… 
Her şeyden önce bir öğretmen; öğrencisiyle ailesinden çok daha fazla zaman geçiriyor… Yani öznel ilişki anlamında öğretmen-öğrenci ilişkisi, anne-baba ve çocuk ilişkisinden çok daha özel bir konumu teşkil ediyor. 
İşte önemli olan da işin bu kısmı zaten… 
Eğer bir öğretmen; öğrencisinin bilinçaltına olumlu bir yükleme yapamıyor, öğrencinin kalbine giden yolu bulamıyorsa; ne kadar başarılı bir öğretmen olduğunun aslında anlamı da kalmıyor… 
Bir öğretmen düşünün! 
Öğrencilerini rencide eden, azarlayan, kötü hissettiren, empati kuramayan, öteleyen, ötekileştiren ve ilgisiz davranan… 
Şimdi böyle bir öğretmenin akademik başarısı anlam taşır mı sizce?
Taşımaz elbette… 
Ama bir başka öğretmen düşünün ki!
Öğrencisine dersini sevdirten, dinleten, öğreten, ilgilenen, kalbine giden yolu bilen, onun gibi düşünüp, onun gibi davranabilen… 
Sizce hangisi daha makbul?
Elbette ikincisi, öyle değil mi?
Anlatmak istediğim tam da bu işte… 
Diyorum ki, günümüzde bile yukarıda kısaca özetlediğim profillere sahip öğretmenler var… Öğrencileriyle duygusal bağ kuramayan ve öğrencilerini sadece bir çanta ve okul formasından ibaret gören öğretmenler… 
Yanlış yapıyorlar… 
Hata ediyorlar… 
Böyle öğretmenlik de olmaz, böyle öğretmek de olmaz… 
Bir öğretmen için başarı ölçüsü nedir, biliyor musunuz? 
Uyandırdığı heyecandır bence… 
Çünkü bir öğretmen, eğer ki dersi öncesinde öğrencisini heyecanlandıramıyor ve öğrencileri o dersin işleneceği günü ya da saati iple çekmiyorsa, kendisini sakın başarılı zannetmesin!
Bu işin başka da ölçüsü yoktur…