Ölüm…

Hakikat böyle işte…
Ne olursanız ya da kim olursanız olun, vakti saati gelince emaneti sahibine bırakıp gidiyorsunuz…
Evet…
Ayet-Celile’de de buyurulduğu gibi:
“Her nefis ölümü tadacaktır…”
Yani ölüm meleği er ya da geç, bugün ya da yarın bizim kapımıza da konacak ve döndürüleceğimiz yer, Allah Azze ve Celle’nin huzuru olacak…
Ne garip, değil mi? 
Ölümü hepimiz biliriz de, niyeyse aklımıza sadece çevremizden birileri ölünce getiririz…
Kâh bir yakınımız, kâh bir tanıdık veyahutta herhangi bir musallâda helallik bekleyen bir mevtayı görünce hatırlarız ölümü…
Bilmeyiz ki bir gün o bekleyişe biz de dahil olacağız…
Bilmeyiz ki, bir gün ama muhakkak bir gün biz de saf saf dizilen bir cemaatten hüsnü şehadet bekleyeceğiz…
Ah bilsek!
Ah bir bilebilsek… 

Erdoğan Eren…
Hınıs Belediye Başkanı idi…
Rahmetliyle sadece tanıştırılmış olmak dışında, açıkçası bir münasebetimiz de yoktu…
Ama inanır mısınız, vefat haberini duyunca fevkalade müteessir olduk dün…
Çünkü merhumdan bahseden ve kendisini tanıyan herkes, sürekli muhabbet dolu cümleler kurmuş ve sağlığında olduğu gibi, göçüp gittiği andan sonra bile yere göğe sığdıramamıştı… 
Ölüm böyle bir şey işte…
Öyle bir hayat yaşıyorsunuz ki, sizi tanımayanlar bile sizin ardınızdan üzülmek durumunda kalıyor…
Güzel olan da bu bize göre…
Daha başka ne diyebiliriz ki? 
Rahmet olsun…
Cenab-ı Allah, merhumun varsa taksiratını hasenata tebdil eylesin. 
Amin.