ÖMÜR VE HIYAR!

“Al sepetten ve soy soy ye!” denilecek o kadar çok hıyar var ki bu ülkede, ne soymakla ne de saymakla bitiyorlar! 

Bunlardan birisi de, Ömür Gedik.

Tanımayız, etmeyiz; hatta ismini ilk kez duyduk desek, yeridir.  

Araştırdık, soruşturduk, sanatçıymış, şarkıcı yani. 

Bu kadıncağızı tanımıyor oluşumuz cahillikle yorumlanacak bile olsa, razıyız. Çünkü bunun gibi hıyarları tanımamak, tanımaktan çok daha iyidir emin olun! 

Peki, hangi hıyarlığı yapmış bu hatun?

Demiş ki: 

“Kırmızı et daha çok pahalansın, bu sayede hayvanlar kurtulur!” 

Hadi ya!

O halde biz de şunu deriz, ne var yani: 

“Allah vere de, yeşillikler ucuzlasa da hayvanlar sevinse!”

Kırmızı et yemiyor ya, haspam!

Bu arada!

“Hıyar” demek; Arapça’da bir işi yapıp yapmamakta serbestlik demekmiş…  

Sağ ol Ömür Gedik!

Sayende hıyarın aslında bizim şu bildiğimiz hıyar olmadığını öğrenmiş olduk. 

 

ŞEHİR HASTANESİ 

Geçenlerde yolumuz Erzurum Şehir Hastanesi’ne düştü. 

Bizim ufaklık Emir Selim’in hastalanması vesilesiyle gittiğimiz Şehir Hastanesi’nde, yemin ediyoruz bir kez daha gurur duyduk devletimizle… 

Yani bir hastane bu kadar mı güzel olur?

Yani bir hastane bu kadar mı tertipli, düzenli, konforlu ve tertemiz olur. 

Hem vallahi!

Hem billahi!

Erzurum Şehir Hastanesi değme özel hastanelerle bile yarışır bu şekliyle… 

Sıkıntılar olmaz mı, olur.

Her yerde olur ve su akar neticede yatağını bulur. 

Ve kim ne derse desin, Erzurum’daki en özel ve en güzel hastanesi Erzurum Şehir Hastanesi’dir. 

Son kararımızdır, son sözümüzdür.