Sadrazam mı uğurluyoruz?

Ben şuna çok karşıyım. Erzurum’da görev yapmış kim olursa olsun başka bir şehire atanınca başlanıyor hemen bir takla atmalara. Yok şehrimin gülen yüzü, yok engin bakışlı, yok dev yürekli, yok bilmem asalet duruşlu, yok bilmem ince görüşlü.
Sanırsınız sadrazam gelmiş de memlekete, uğurlamaya bir türlü kıyamıyoruz. 
Bence bu kadar büyütmenin bir anlamı yok. 
Erzurum’da Emniyet müdürü değişti, Valimiz değişti. İkisi de bundan böyle farklı şehirlerde farklı görevler yürütecek, hepsi o kadar. Yani balı yağa bu kadar katmanın, meseleyi bu kadar büyütmenin ne anlamı var? 
Madem bu kadar çok seviyorsunuz gidenleri, o zaman siz de toplayın valizlerinizi onlarla birlikte gidin. Yok eğer gidemiyor iseniz, gücünüz yetiyorsa gitmelerine engel olun hiç değilse. Madem Erzurum için bu kadar kıymetliler, kalsınlar birkaç yıl daha da, Erzurum’un çehresi biraz daha erken değişsin!
Yani mümkün mü bu? Erzurum’a bugüne kadar sayısız vali geldi, gitti. Arkasından hayırla konuştuklarımız da oldu, bugün olmuş saydırdıklarımız da oldu. Ama kimse kusura bakmasın da, son atananlar için bu kadar methiye düzmek bana biraz abartı gibi geldi. 
İyi kötü görev yaptılar, Erzurum’a hizmet etmeye çalıştılar. Başarılı oldular, olamadılar, orası ayrı bir konu. Hadi çok çok başarılı olduklarını varsayalım, hoş öyle olunca da memlekete kaf dağından kar bağışlamış olmadılar. Kolay mı öyle vali olmak, emniyet müdürü olmak. Başarı olmak onlar için bir lüks değil ki, zaten başarılı olmak zorundalar. Aksi halde kızağa çekilir giderler. Yanlış anlaşılmak istemem, burada giden valimiz ya da emniyet müdürümüz üzerinden bir değerlendirme yapmaya çalışıyor değilim. Mevzu onların Erzurum’dan başka şehirlere atanmış olmalarıyla ilgili şehrin ileri gelenlerinin komik yaklaşımıyla ilgili. 
Yani insan sever ama severken de biraz ölçülü olur ama değil mi? Bir bürokratı uğurlar ama uğurlarken de biraz ölçülü olur insan yani. Sözümü uzatmadan şu kadarını söyleyeyim; abartmayın, ölçüyü kaçırmayın, üstünüze güldürmeyin. Sonuçta giden gider, aradan bir ay geçer ve unutulur. Siz geride kalanlara, daha doğrusu kendi halinize bakın!