Mesele yerel olmaktan çok uzak, ancak milli ve aynı zamanda güvenlik meselesi olduğu için kaleme alalım istedik…
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, terör örgütü PKK/KCK'nın mensup ve faaliyetlerinin tespit edilmesine yönelik yürütülen soruşturmada gözaltına alınan Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer'i Silivri Cezaevi’nde ziyaret etti dün…
Ardından bir de basın açıklaması yaptı…
CHP’nin Genel Başkanı olmaktan ziyade, sanki de DEM’in eş genel başkanı edasıyla çıktığı kameralar karşısında, soruşturmayı yürüten İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek’e yönelik bir takım ithamlarda bulundu…
Biz şunu bir türlü anlamıyoruz…
Özgür Özel, kendisinin değil de, aslında Kandil’in Esenyurt’a aday olarak gösterdiği birisi için kendisini neden bu kadar paralıyor?
Hadi diyelim ki böyle bir şey olmadı…
Peki, CHP’li bir belediye başkanının PKK/KCK soruşturmasında adının bile geçmiş olması CHP için bir zul değil midir?
Bunu da geçtik…
Özgür Özel’in tepkisi, ülkenin bölünmez bütünlüğüne kasteden terör örgütü PKK/KCK ile ilgili terör soruşturması yürüten bir başsavcıya gösterilecek bir tepki midir?
Bir de diyor ki:
-Tövbe et, istiğfar et, istifa et ve git onurunla simit sat!
Bak, bak, bak!
Siz Atatürk’ün kurduğu partiye genel başkan olacaksınız, sonra da kalkıp yine Atatürk’ün topladığı, ilaveten “Vatan bir bütündür, asla bölünemez!” kararlılığının sergilendiği Erzurum Kongresi’nde alınan kararlara alenen meydan okuyan hain terör örgütüne yönelik soruşturma yürüttüğü için devletin başsavcısına böyle bir çağrıda bulunacaksınız!
Sahi, Sayın Özel siz iyi misiniz?
“Kent Uzlaşısı” adı altında bir kılıf dikip, resmen HDP’nin, DEM’in ya da işte adı her ne haltsa artık; terör örgütünün siyasi uzantısına paydaş oldunuz…
Şimdi siz bırakın başsavcıya ithamlarda bulunmayı falan da…
CHP’nin Esenyurt’taki Belediye Başkan adayınızı Ali Gökmen olarak açıklamışken, Kandil’in dayatmasıyla son anda Ahmet Özer’i nasıl aday gösterdiniz, onu bir izah edin önce!
Dersiniz ki:
-Kent Uzlaşısı…
Değil işte…
Sizin uzlaştığınız ve üzerinde ittifak ettiğiniz tek şey, kesinlikle ve kesinlikle CHP ile DEM arasında bulunması gereken kalın ve keskin çizgiyi ortadan kaldırmaktır…
Nitekim gereğini de yaptınız ve yapıyorsunuz…
Bu yüzden bırakınız şimdi adliyelerin ve cezaevlerinin önünde şov yapmayı da, CHP’li seçmenlerden özür dileyiniz önce!
DEM’le kurduğunuz yol arkadaşlığını tabana anlatmakta güçlük çeken il örgütlerinizden de özür dileyiniz!
Biliyor musunuz?
CHP Genel Başkanı seçildikten sonra kahır ekseriyet gibi, bizler de sizin anamuhalefet anlayışına yepyeni bir soluk kazandıracağınızı düşünmüştük…
Yazık ki, yanılmışız…
Ve siz CHP’yi öyle bir noktaya getirdiniz ki, resmen uçurumdan aşağı atmak üzeresiniz…
En iyisi mi, gelin siz bu vahim yanlıştan dönün!
Tövbe edin!
İstiğfar edin!
Onurunuzla simit satıp satamayacağınız hususuna gelince…
Ona da, CHP’ye gönül verenlerle birlikte CHP’nin il ve ilçe örgütleriyle kadın ve gençlik örgütleriniz, delegeleriniz ve üyeleriniz karar versin…
Haydi Sayın Özel!
Tövbe etmenin tam zamanı!