Siyaset notları…

Dünden beri Ankara’dayız… 
Şehirlerde yerel seçim kulisleri kaynarken, açıkçası Ankara başka telden çalıyor… 
Yani Erzurum’da konuşulanlar ve Erzurum’daki beklentilerle buradaki tablo arasında uçurumlar kadar fark var… 
Erzurum’da kime sorsanız; 
-Ben kesin adayım, diyor… 
Ama Ankara’nın ağzı bambaşka… 
- Onlar kendi kendilerine o kadar çok gelin güveyi olsunlar ki, son sözü ben söylerim, diyor… 
Nitekim hep öyle olmadı mı? 
Erzurum’da esen rüzgâr başka, Ankara’nın yeli başka başkaydı… 
Bu sebeple aday adaylarına tavsiyemizdir: 
Siz, siz olun yüksek beklentiler içerisine girmeyin!
Çünkü süreç sonunda burnunuzun üzerine hem de çok fena düşebilirsiniz… 

*** 

Hal böyle iken Erzurum’da muhalefet ne alemde acaba? 
Onların alemi belli; onların Erzurum diye bir dertleri olmadığı gibi, yaptıkları siyasetten yana da bir beklentileri yok… 
Kendi alemlerinde dolaşıp duruyorlar! 
Kendi eksenleri etrafında dönüp-dönüp duruyorlar! 
Hoş kendileri de biliyorlar ya varacakları menzili; dostlar alışverişte görsün diye çarşı pazar geziyorlar işte… 
Ne diyelim… 
Pazar ola o halde!

*** 

Gelelim Cumhur İttifakına… 
İttifak çatısı altında AK Parti ve MHP dışında partiler de var… Ancak gelin görün ki, ittifak hassasiyeti sadece bu iki partide… 
Diğerleri çoktan dambur dumbura başladı bile… 
Hatta ve hatta kesin adaylık açıklamasında bulunan kimi partililer bile oldu… 
Ama sorsanız, herkesten çok onlar ittifakçı… 
Güzelleme yapmaya gelince ittifak; başına buyruk hareket etmeye gelince müstehak… 
Ne anladık şimdi biz bu işten? 
CHP’nin emanetçi genel başkanı Özgür Özel bile yeni bir ittifak çatısı kurmanın peşinde koşarken, bizim ittifak paydaşları ise kendilerine oba kurmanın peşinde… 
Olur mu? 
Olmaz!
Böyle bir yanlış Reis’e de yapılmaz, Türkmenbeyi’ne de… 
Bizden söylemesi…