Siyaset ve kazanç

Bir vakitler iyi bir dostluğumuz vardı, sonra siyasi sebeplerle yollarımız ayrıldı. Aslında siyaset yolları ayırmak için geçerli bir sebep değildi ama bahsini ettiğim dostum böyle bir tercihte bulunmuştu.  
Aradan geçen birkaç yıl sonra yolumuzun yeniden kesiştiği bu dostum, kendisiyle karşılaştığım o anda ilk şu cümleyi kurdu ve dedi ki: “Sen çok haklıymışsın” 
Mevzu uzun tabi, buradan uzadıya anlatacak değilim; ancak şu kadarını söylemek istiyorum ki, siyaset hakikaten de insanın eşinden, dostundan ve yakınlarından uzaklaşmasını gerektiren bir sebep değil. 
Yani öyle değil midir? Birbirimizden farklı düşünüyorsak, bu bir araya gelemeyeceğimiz anlamına gelmez ki!
Siz falan partili olabilirsiniz, ben filan partili olabilirim. Bu bir tercih meselesidir ama hiçbirimiz için yol ayrımı anlamına gelmez, gelmemelidir. 
O yüzden dostlar, siyasetin ister aktif olarak içerisinde bulunun, ister kenarında köşesinde kalın, ama ne yaparsanız yapın kimseye siyaset yüzünden tavır almayın, cephe oluşturmayın. 
Bırakın herkes dilediği gibi düşünsün, farklılıklarımızı kendimiz için birer zenginlik olarak görelim. 
Onur lideri şöyleymiş, olsun! Benim dostumdan ve dostluğumdan da önemli değil ya o lider. 
Falanca partinin lideri şöyle diyormuş, desin! Benim arkadaşımdan ve yakınımdan daha kıymetli değil ya o liderin söylediği. 
Biz işte hatayı burada yapıyoruz. 
Tamam siyaseten bir çizgimiz olabilir, herkes kendi çizgisi doğrultusunda yürüyebilir ama unutmamalıyız ki, liderler de, siyasi partiler de kendi aramızdaki münasebetlerin tanziminde ölçü değildir. 
Sen solcu olabilirsin, ben muhafazakâr, diğeri liberal olabilir yahut sosyalist… Siz, kendi doğrunuzu karşınızdakine en doğru biçimde anlatırsınız, olur biter. Ama sırf bu yüzden insanlar birbirine de düşman olmaz ki!
Uzun sözün kısası, dostlarınızı, tanıdıklarınızı, arkadaş ve sevdiklerinizi siyaset uğruna harcamayın sakın. Çünkü günün sonunda siyaset bir şekilde kazanmış oluyorken, siz kesinlikle kaybetmiş oluyorsunuz.