Sonuç değil, sebep!

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) ile Merkez Bankası arasında devam eden bir takım görüşmeler sonucunda kredi kartlarıyla ilgili bazı tedbirler alınacakmış. 
Limit düşürme, taksit kısıtlama, asgari ödeme tutarlarının artırılması ve yüksek faiz gibi konularda çeşitli adımlar atılacakmış. 
Sebebi de şuymuş; kredi kartı kullanımı artmış, borçlanma oranı yükselişe geçmiş. İlgili kurumlar da bunun önüne geçebilmek için bu tip tedbirlere başvuracaklarmış. 
Meselenin sonucuna bakarsak, bu tip tedbirlerin alınmasına tamam da, sebebine niye bakmıyorlar ben onu anlamıyorum. 
Şimdi hiçbirimizin ya da hiç kimsenin sırf fantezi olsun diye kredi kartı kullandığımız yok. Kredi kartlarının kullanımında artış olmuşsa, öncelikle bunun sebeplerinin araştırılması gerekmez mi?
Madem kullanımda artış var, sebeplerini bulun ve bu sebepleri ortadan kaldırın ki, kullanımda artış olmasın. 
Ama siz sebepleri bir kenara bırakır, sonuçlar üzerinden yürümeye çalışırsanız, kusura bakmayın ama iyilikten öte kötülük etmiş olursunuz. 
Galiba haberiniz yok ama artık insanlar her iş ve işlemini bankalar üzerinden yürütüyor. İçinde bulunduğumuz sistem bizleri bankalara öyle bir bağımlı hale getirdi ki, neredeyse nefesimizi bile bankalar üzerinden almaya başlayacağız. 
Şimdi bunda sistemin kabahati kadar, vatandaşı bu sisteme köle eden devletin de kusuru var. Çıkın sorun bakalım sokaktaki vatandaşa, “kredi kartını niye bu kadar çok kullanıyorsun?” diye. Alacağınız cevap “yetmiyor” olacaktır. 
Tabi yetmez, kazanç az, giderler çok. Ne yapsın vatandaş, ihtiyacını görebilmek için yükleniyor karta. Ondan sonra da kart kullanımı artmışmış. 
Artar elbette, ya ne olacaktı?
Kimse kırılıp darılmasın, lafın doğrusu söylemek lazım. Milletin kartıyla, taksitiyle ve limitiyle uğraşmak yerine asıl sorunu kaynağında çözün. Hayat pahalılığına son verin ve insanların kazançlarını pula dönüştürmeyin! Görün bakın o zaman nasıl da azalıyor kredi kartı kullanımı. Denemesi bedava.