Türkiye’nin konuştuğu Narin cinayetinde her gün yeni bir iddia, her gün yeni bir gelişme ve her dakika sıcak haberler geliyor gündeme…
Sahte ihbarlar…
Yangın çıkarmalar…
Hedef saptırmalar…
Çelişkili ifadeler…
Ses kayıtları, görüntüler ve daha neler neler…
Şimdi!
İlginçtir, bu hadise normal kabul edilebilecek tüm sınırları aşmış durumda… Esasen kolluk kuvvetlerimizin maharetli yöntemleriyle birkaç saat yahut taş çatlasın bir-iki günde rahatlıkla çözebileceği bir cinayet, adeta arapsaçına döndü…
Herkes bizim gibi aynı soruyu soruyor:
- 8 yaşındaki bir çocuk neden öldürülür?
Bu olayın üzerindeki sır perdesinin kaldırılacağından elbette şüphemiz yok; bugün değilse yarın, olmadı öbür gün…
Yani öyle ya da böyle bütün hakikatler ortaya çıkmış olacak… Kaldı ki, eşyanın tabiatına da aykırıdır; çünkü hiçbir şey gizli kalmaz!
Herkes bekleyecek, hepimiz bekleyeceğiz…
Yapılan titiz araştırmalar ve soruşturmaların neticesinde bu olay aydınlığa çıkartılacak da; önemli olan, toplum olarak bu hadise üzerinden bizim hangi dersleri çıkartacağımızdır…
Öyle değil mi ama?
8 yaşındaki bir çocuğun katlini ferman kılan bir bakış açısı neden ve hangi zeminde gelişmiştir?
Koskoca bir köyün ahalisi bu olayla ilgili olarak susmayı tercih edecek kadar insani ve vicdani yoksunluğa nasıl ve neden düşmüştür?
Bireysel ya da toplumsal hiç farketmez, bir cana kıymak nasıl bir ruh halidir, nasıl bir psikolojidir?
İnsan yaşamını bu kadar basite indirgeyen nedir ve yine bir insanı hayattan koparmayı gerekli görmek nasıl bir akıl ve mantığın ürünüdür?
Görüyor musunuz?
Sormamız lazım gelen o kadar çok soru var ki!
Yoksa katil ya da katiller bir şekilde bulunur ama peki ya sonrası?