CHP’nin seçim sonrası tavırlarına bakınca, insanın aklına hemen şu geliyor:
“…Sanki de bunlar tek başlarına iktidar olmuş!”
Anlamadıkları şey ise; 31 Mart’ta elde ettiklerinin aslında bir seçim zaferi olmadığı…
Yahu!
13 milyon insan sandığa gitmemiş, sandığa!
Oy kullanan toplam seçmen sayısı içerisinde bu rakam ne demek, biliyor musunuz?
Seçimin kaderini değiştirmek demek!
Ama gelin görün ki, sandığa gitmeyen seçmenler üzerinden devşirilen zafer çığlıkları CHP’nin adeta aklını başından almış…
Şimdi!
Sandık başına gitmeyen seçmen gibi, geçersiz oy sayısı da tavan yapmış!
Hem “geçersiz” dediysek, yanlış oylar değil, tam tersine geçersiz olması sağlanmış oylardan bahsediyoruz…
Yani sandığa giden seçmenlerin yine önemli bir kısmı, tepkisini bu yolla göstermeye çalışmış…
Bu tabloya bakarak aslında şu soruyu sormak gerekiyor:
Hem iktidar ve hem de muhalefet kanadı, tepkili olan seçmeni neden ikna edemediğini sorguladı mı acaba?
İktidar şunu sorsun mesela:
“13 milyon seçmen sandık başına neden gitmedi?”
Muhalefet ise, şunu:
“13 milyon seçmene neden güven veremedik, niye ikna edemedik?”
Peki, soran var mı?
Görünüşe bakılırsa yok!
CHP, mal bulmuş mağribi havasında, iktidar ise, başarısızlığıyla şimdilik yüz yüze gelmek istemiyor…
Yanlış olan da bu işte!
Gerçek şu ki, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2002 yılından bu yana Türk siyasetine derin bir mana ve dahi değer katan bir isimdir…
Öyle olmasa, bu millet 22 yıl boyunca kayıtsız-şartsız destekler miydi Erdoğan hükümetlerini? İlaveten sonrasında da Reis-i Cumhur olması için ne gerekiyorsa yapar mıydı?
Elbette yapmazdı…
Bu da demek oluyor ki, ortada ters giden bir şeyler var ve de bu durum kesinlikle Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan kaynaklanmıyor…
Ama!
Bütün terslikleri bertaraf etme ve 2002 ruhunu geri getirme yönündeki adımları ise, hiç şüphesiz Erdoğan’ın bizzat kendisinin atması gerekiyor…
Bunu yapar mı?
Yapar…
Ve emin olun bunu yapınca; oy kullanmayan 13 milyon seçmen var ya, yapılacak ilk seçimde sandıkların alayını birden patlatır!
Bizden söylemesi…