TARİH VE TEKERRÜR…

Peygamberimiz (SAV) şöyle buyurmuştur:

“Fitne uykudadır, onu uyandırana Allah lânet etsin”

Gerçekten de öyle…

Her kim fitneye hizmet ediyor, insanları birbirine düşürüyor, bühtanda bulunuyorsa, Allah onları “Müntakiym” ismi celili hürmetine kahru perişan eylesin!

Amin…

Şöyle asırlar-asırlar öncesine bakılınca, fitnenin tarihin her döneminde işbaşında olduğunu rahatlıkla görebiliriz…

Hele ki, devlet yönetimlerinde…

Asya Hun Devleti mesela…

Nasıl parçalanmıştır, nasıl bölünmüştür?

Çin’in çıkardığı fitne ve içerideki işbirlikçileri sayesinde…

Sonraki Türk devletlerinde de benzer durumlara rastlanmıştır…

Osmanlı’da da durum değişmemiştir…

Özellikle de Kanuni Sultan Süleyman döneminde başlayan fitne, önce gruplaşmaları ve ayrışmaları, ardından taht kavgalarını getirmiştir…

Ve şimdi Türkiye…

İçeride fitne, dışarıda fitne…

En kötüsü de, dışarıdan gelen fitnenin içerideki işbirlikçiler sayesinde çok kolaylıkla zemin buluyor olması…

Bakınız!

“Tarih, tekerrürden ibarettir” diyoruz ya hep; tarih, aslında geçmişten ders almayanlar için tekerrürden ibarettir…

Allah korusun!

Bu ülkeye dişlerini bir geçirebilseler var ya; milletin ocağına acımadan incir ağacı dikerler bu fitneciler ve fasıklar!

Defalarca denediler…

Sünni-Alevi dediler…

Türk-Kürt dediler…

Laik-Muhafazakâr dediler…

Şimdi de, solcu-sağcı ayrımını yapmaya ve milleti birbirine düşürmeye çalışıyorlar…

Aman ha!

Bu oyunlara gelmeyelim!

Geçmişten dersler çıkartalım, tarihi kendi adımıza bir kez daha tekerrür ettirmeyelim!