ÜMRANİYE ÇÖPLÜĞÜ

Dün kitaplar üzerinden gençliğin karşı karşıya kaldığı tehlikeden bahsetmiştim ki, Ferman Karaçam’ın tam da kaleme aldığı yazıyı gördüm.
Sosyal medya ve gençlik ilişkisini tepeden tırnağa bir güzel anlatan Karaçam, Ümraniye çöplüğü örneğiyle durumun ne kadar vahim olduğunu gözler önüne koymuş.
Ümraniye faciasını herkes bilmez!
Kısaca hatırlatayım:
İstanbul’un CHP tarafından yönetildiği yıllarda Ümraniye’de biriken çöpler metan gazının etkisiyle atom bombası gibi patlamış, 30’dan fazla insan hayatını kaybetmişti. Üstüne üstlük 10’dan fazla insanın cesedi ise bulunamamıştı bile…
Ferman Karaçam bu örneği verirken, şuna dikkat çekmişti dünkü yazısında: Ümraniye çöplüğünden yayılan pis koku, aslında bu patlamanın bir habercisiydi, fakat kimse dikkate almamıştı.
Sosyal medya da işte bunun aynısı; pis koku yayılıyor ve bunun acilen dikkate alınması lazım. Tabi, bu tembihte bulunurken, Ferman Karaçam önemli bir hususa daha dikkat çekerek özetle diyor ki: “Bunlar sistematik bir sürecin sonucu. Yani emperyalist güçler, sosyal medya üzerinden gençliğimizi bir facianın kucağına doğru sürüklüyor”
Bu bakımdan sosyal medyanın kontrol edilebilir hale getirilmesi lazım! Bunun için yapılan yasal düzenlemeye acilen ihtiyaç duyduğumuz bir vakıa iken, bu yönde atılan her adımın da desteklenmesi lazım.
Genele bakacak olursak, bunlar hep aynı tezgahın, hep aynı tornanın ürünü.
İstiyorlar ki, gençlerimiz ahlaksızlığın pençesine düşsün, kokuşsun ve çürüsün!
Bunu televizyonlarla yaptılar, yapıyorlar.
Bunu kitaplarla yaptılar, yapıyorlar.
Bunu sosyal medyayla yaptılar, yapıyorlar!
Farkındaysanız eğer bu mecraların hepsinden pis mi pis kokular geliyor.
Çürüme başladı yani ama böyle de gitmeyecek.
Ya bu çöpleri ortadan kaldırıp sıhhat ve selamete kavuşacağız ya da sonu faciayla tamamlanacak bir patlama bekleyeceğiz.
Allah esirgesin!