Vatandaşın sarı kartı

 

Rahmetli Süleyman Demirel’in meşhur bir sözü vardı, derdi ki; “Boş tencerenin yıkamayacağı hükümet yoktur” diye. 
Gerçekten de öyle, ne zaman ki insanların cebine dokunursunuz, işte o zaman kaybolur, eriyip, tükenir ve bitersiniz… 
31 Mart seçimlerine bu pencereden de bakmak lazım ve fakat sonucun tamamını da tencereye ihale etmemek lazım… 
Kabul edelim, hayat pahalılığı, fahiş fiyat artışları, enflasyon ve emekli meselesi, tek başına olmasa da, hükümete puan kaybettiren faktörlerdi… 
Ya da şöyle diyelim: “Vatandaş hükümete şimdilik sarı kart gösterdi!”
Önümüzdeki süreçte hükümet gerekli tedbirleri alır, gereken adımları atar ve eksiklikleri bertaraf ederse, sarı kart öylece kalır… 
Ama yok; hükümet bildiğini okumaya devam eder, vatandaşa kulak asmaz, üst perdeden konuşur, ildeki partililer vatandaşa tepeden bakar, ezer, iter ve kakarsa, e kısa sürede ikinci sarı kart gelir ki, bunun anlamı da doğrudan kırmızı karttır. 
Bu sebeple dost acıyı söyler… 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 31 Mart seçimlerini nedeniyle niçiniyle, etkisiyle tepkisiyle, sebebiyle sonucuyla çok iyi irdelemeli, analiz ettirmeli!
Tabi, bunu yaparken yanındaki kimilerinin ve güya kurmaylarının insafına terk etmemeli bu sorumluluğu!.. Eğriye eğri, doğruya doğru diyebilecek akillere sormalı ve sordurtmalı bu tablonun ahvalini…  
Gelinen noktada kimin payı varsa, gelinen noktada kimin emeği, kimin parmağı ve kimin tırnağı varsa, Cumhurbaşkanı Erdoğan tek tek budamalı o dalları… 
Çünkü vatandaşla arasına o kuru dallar, o çalı çırpılar giriyor… 
Yoksa Reis milletine gözünü kapatacak ve sesini duymayacak bir lider değildir… 
Kaldı ki, bunu da herkes biliyor… 
İşte kartın rengi bu sebeple sarıdır… Ve sarı tahammüldür, sarı fırsattır, sarı şanstır…