Zehirleniyoruz… 

Hazır gıda endüstrisinin giderek boyut büyüttüğü bir dönemde, sağlığımızın da aynı oranda tehlikede ve tehdit altında olduğunu biliyor muyuz acaba? 
Bir örnek vermek gerekirse; 
Evimizde sahiplendiğimiz bir kedimiz var; adı Şeker… 
Tesadüfen fark ettik, marketten aldığımız yoğurttan yemesi için mama kabına bir kaşık koymuştuk ki, Şeker’in bu yoğurdu koklayıp geri kaçmasına tanıklık ettik… 
Görülmüş şey midir hiç?
Kedi yoğurttan kaçacak, öyle mi? 
Kafamıza takıldı ve sağlamasını yapalım istedik… 
Derken komşumuzdan ev yapımı bir kase yoğurt aldık ve tepkisinin ne olacağını görmek için mama kabına tekrar bir kaşık daha koyduk… 
Şeker’in sıçramasıyla bir tabak yoğurdu ballandıra ballandıra yemesi bir oldu… 
Hemen aklımıza eskilerden duyduğumuz o söz geldi: 
“Kedinin yattığı yerde yatın, içtiği sudan için, yediğinden yiyin...” 
O gün bugündür evimize market yoğurdunu sokmuş değiliz… 
Çünkü ortada çok vahim bir durum var ve tükettiğimiz işlenmiş gıdaların hiçbirisi doğal değil, ilaveten içerdikleri kimyasallar sebebiyle sağlığa bir o kadar da zararlı…
İsmini hatırlayamadık, ancak Türkiye’nin ünlü adli tıp uzmanlarından biriyle yapılan söyleşiyi okumuştuk… 
Orada özetle diyordu ki; 
“Yüz yıl sonra toprak artık cesetleri bile çürütemez hale gelecek!”
Peki, neden? 
Neden olacak, tükettiğimiz besinlerde bozulmayı önleyen o kadar çok kimyasal var ki, bu kimyasallar yüzünden cesetlerimizin bozulma ve çürüme döngüsü bile bozulacak da, ondan… 
Uzun sözün kısası; 
Siz, siz olun! 
İşlenmiş gıdalardan mümkün mertebe uzak durun! 
Hiç olmazsa yoğurdunuzu kendiniz yapın, sütünüzü pastörize almayın! 
Bunun gibi basit birkaç tedbirle en azından kendi kendimizi zehirlemenin önüne geçmiş oluruz…
Hiç yoktan iyidir zira…